Bürokrasiyi Çalıştıracak Valiler Değil midir?

Abone Ol

Bilindiği üzere merkezi yönetimi oluşturan bakanlıklar ve kurum ve kuruluşlar, kendisine bağlı kurumlar aracılığıyla her kentte topluma hizmet eder. Bir kentte daire müdürlerini çalıştıracak olan kentin valisi değil midir?

Hemen belirtmek gerekirse, bir kentte valileri de çalıştıracak, onları verimli kılacak mekanizmalar şayet yoksa ve güçlü değilse valilerin başarılı olması da düşünülebilir mi? Kentin en yüksek yöneticisi konumunda olan vali, kentteki resmi kurumların işleyişinden ve hizmetlerinden sorumludur. Bir kentin valisi, o kentteki bütün idari yapıların, memurların amiri durumundadır. Valilerin bütün kamu kurumlarında, yönlendirici ve teşvik edici gücü vardır. O nedenle bir kentte valiler çok önemlidir. Ancak kent bürokrasisinin ve kent mekanizmalarının ve sivil toplumun valileri desteklemesi de daha da önemli değil midir?

Bakınız! Gerek ülkemizde gerekse kentimizde, devlet ve özel sektörde, üst görevlerde, genç ve idealist yöneticilerin icraatına zaman zaman tanık olmuyor muyuz?  Elbette oluyoruz. Bu idealist genç yöneticilerin hepsinin de iletişime, fikirlere ve değişime açık, çevresine, halka karşı, güler yüzlü, saygılı, ciddî ve alabildiğine ağır başlı, sağlam karakterli ve kararlı bir görüntü sergileyen, bir yapıda olduklarını düşünüyorum. Acaba yanlış mı düşünüyorum?  Bu genç yöneticiler, toplumda, iş dünyasında her zaman başarılı ve aranan yönetici olarak dikkat çekiyorlar. Ancak bireyler, bir türlü bu gerçeği kabullenmeyerek, gençlere inanmakta hep tereddüt içinde oldular yada oluyorlar. O nedenle de zamana zaman hiç de hak etmedikleri halde eleştiri de aldıkları hepimizin malumu değil midir? Bu noktada bir kentte, o kenti yöneten Valilerin Belediye Başkanlarının yöneticilere, özellikle de genç nesillere, örnek teşkil edecek tavır ve davranışlar sergilemesi kaçınılmazdır. Her şeyden önce, düşündüklerini, kamuoyu ile paylaşmaktan çekinmemelidirler. Sizleri bilmiyorum ama bendeniz hayatım boyunca hep şu hususları merak etmişimdir: Acaba Valiler kenti ve kentliyi yeterince tanıyorlar mı? Mesai kavramı gözetmeden kendi özel işleri gibi çalışma performansı gösterebiliyorlar mı?  Görev yaptıkları kentte kamu kurum ve kuruluşlarının yetkililerine yani daire müdürlerine de örnek olabiliyorlar mı?

Kentin en önemli dinamikleri olan reel sektörle, meslek kuruluşlarıyla, iş adamlarıyla işbirliği ve iletişim içinde onları yatırım yapmaya teşvik edebiliyorlar mı?  Görev yaptıkları süre içerisinde, kentin gelişmesi adına birçok çalışmaya imza atabiliyorlar mı? Yaptıkları örnek çalışmalarla kent halkının takdirini ve sevgisini kazanabiliyor mu? Görev süreleri boyunca; çözüm odaklı çalışmak, hep bir adım ilerisini planlayarak projeler üretmek, bürokratik işlemlerde boğulmadan adaletli ve hakkaniyetli bir şekilde sevgi, hoşgörü, tarafsızlık ve eşitliği hizmetlerinin prensibi sayarak kente ve kentliye hizmet götürme arzu ve isteğiyle çalışabiliyorlar mı? Kamu kaynaklarını ve personeli en verimli şekilde kullanarak; eğitimden sağlığa, tarımdan turizme, kültüre, sanata, spora, ulaşıma, kentin tanıtımına kadar her alanda kentin daha iyi yerlerde olması için ekip arkadaşlarıyla birlikte canı gönülden çalışabiliyorlar mı? Hiç düşündünüz mü? Bütün bunları nasıl gerçekleştirecekler? İşte bu noktada liyakatli, donanımlı bir ekibin oluşturulması kaçınılmaz değil midir? Bir kentin Valisi, kent halkıyla, yerel yönetimlerle, üniversiteyle, halkıyla büyük bir dayanışma, yardımlaşma ve gönül birliği içerisinde çalışma cüreti gösterebiliyorlar mı? Görevleri esnasında adalet, şeffaflık, saygınlık ve güvenilirlik gibi erdemleri ön planda tutarak devletin gülen yüzü ve şefkat eliyle herkesi ve her kesimi kucaklayabiliyorlar mı? Ayrıca doğrusunu söylemek gerekirse şu hususları da çok merak ediyorum: Acaba daire müdürleri, mesai saati, mesai mefhumu olmayan devlet memurları olarak çalışmak ve himayesindeki kamu görevlilerini çalıştırmak zorunda olduklarını da biliyorlar mı? Benim valim, benim kaymakamım, benim belediye başkanım, benim daire müdürümün telefonu 24 saat açık mı? Mazeretlerin arkasına sığınmayarak, imkansızlıkları fırsatlara dönüştürüp hizmet üretebiliyor ve bulunduğu kentin, ilçenin yada beldenin çehresini değiştirebileceklerine inanıyorlar mı?

Kentin ya da ilçenin ileri gelenleri, kanaat önderleri ve sivil toplum kuruluşlarıyla samimi iletişim içinde olabiliyorlar mı? Bulunduğu kentin, ilçenin işadamlarıyla, esnafıyla, iletişim kurup sorunları çözme noktasında hassasiyet gösterebiliyorlar mı? Yerine göre gece yarısından sonra yatağından fırlayarak bu kentte neler oluyor diye denetim ve tespitler yapabiliyorlar mı? Yerine göre çizmeleri giyerek, gerektiğinde eline kazmayı küreği alıp bizzat himayesinde çalışanları teşvik edebiliyorlar mı? Her kentte olduğu gibi Uşak’ta da, tüm resmi kurum yetkililerinin yanı sıra, daire müdür ve yöneticilerinin katıldığı İl Koordinasyon Kurulu toplantılarında geçen bir yılın gerek yatırım ve hizmetler yönünden gerekse gerçekleştirilen projeler açısından gerçekçi bir yaklaşımla değerlendirilmesi yapılmasının yaraları da yok mudur? Bu noktada kentte koordineli çalışılması ve yatırımların daha da fazlalaşması için, daire müdürlerinin yan gelip yatmak yerine çalışması ve yatırımların daha da hızlanması gerektiğini altını çizmek de gerekmiyor mu?

Hemen belirtmek gerekirse Uşaklılar olarak eğitim kökenli, dinamik ve heyecan dolu bayan Valimizle ilkler kentinde ilkleri yaşıyoruz. Yine Uşaklılar olarak başta eğitim olmak üzere, sanayimizin, reel sektörümüzün esnaflarımızın, köylümüzün hemen hemen her kesimin büyük  beklentisi olduğunu da belirtmek de gerekmez mi? Bunun için Sayın Valimizin özellikle İl Koordinasyon Kurulu toplantılarında, hatta bütün katıldığı platformlarda “daire müdürlerini uyarmalı, odanızda oturarak çalışmayın, halkın sorunlarını dinleyin, ilçelere çıkın. İlçelerde Kaymakamlarla oturun, konuşun. Ne yapıyoruz, ne yapmak istiyoruz, yaptıklarımızda geldiğiniz nokta nedir, bilgi verin. Kaymakamlarımızda her şeyi bilsinler. Onlarda bu bilgiler doğrultusunda strateji geliştirsinler. Bizim görmediğimiz sorunlar ortaya çıkabilir. Bunları da halletmeliyiz. Kentimizde bürokrasi olarak iyi bir koordinasyon oluşturmalıyız. Çünkü artık yatırımlarımızı artırmalı ve bunları zamanında gerçekleştirmeliyiz" diyerek gereken ikazları yapmalıdır.

İfade etmek de gerekirse; eğri oturalım doğru konuşalım ve mazeret arkasına sığınmayalım. BİR KENTTE BÜROKRASİYİ ÇALIŞTIRACAK KİŞİ O KENTİN VALİSİDİR. Vali daire müdürlerine desteklerini esirgememeli, verilen destekler ise lafta kalmamalıdır. Her şeyden evvel valiler daire  müdürlerine  arkasında olduklarını hissettirmelidirler. Bir önceki yılın yatırım değerlendirme raporu kapsamlı bir şekilde analiz edilmeli, gerçekleştirilmesi gereken yatırımlar için, gerekli para ile alınan ödenekler arasında uçurumların tartışılıp, özeleştirisi yapılmalı, bunun yanı sıra yatırımların gerçekleşme oranlarının irdelenmesi, bir başarısızlık varsa ilgili daire müdürleri uyarılmalıdır. Bir kentte VALİNİN GAYRETLERİ ve ÖZEL İDARENİN OLANAKLARI yatırımlarda en büyük güvence değil midir? Ancak devletin imkânları ile düşünülen proje/projelerin gerçekleştirilmesi çok zor bir olaydır. O nedenle de Uşak’ daki her türlü yatırımların gerçekleştirilmesinde, ben yaptım oldu mantığıyla değil "TOPLUM KATILIMI" sağlanması da gerekmez mi?

Pekala toplum katılımı nedir? Toplum katılımı, toplumun birey ya da grup olarak yatırımlarda planlama ve uygulama sürecine katılımıdır. Bu aynı zamanda, hem bir hak, hem de bir ödev olarak düşünülmelidir. Aynı zamanda toplum katılımı, belirli bir amacı gerçekleştirmek için kullanılan bir araç olarak kabul edilebilir ve yatırımlar açısından da yararı büyük değil midir? Şayet yatırımlara, toplum katılımı sağlanırsa, yatırımlar en uygun şekilde gerçekleşmez mi? Toplum katılımı ile toplumun ihtiyaçlarının, daha iyi yansıtılması mümkün olabilir. Halk projeleri daha iyi kabullenir, gerçekleşmesinde ve yürütülmesinde, gerekli şartları da sağlar. Toplum katılımı, projeler için toplumdaki kaynakların harekete geçmesini sağlar. Para insan gücü veya malzeme niteliğindeki bu kaynakların kullanılması, kaynak kıtlığının çekildiği sektörlerde, son derce önemlidir. Ayrıca toplum katılımı, halkımız için, hem bir hak, hem de bir ödevdir. Acaba günümüzde bireylerin ve grupların, yatırımlarla ilgili görüşlerini açıklama özgürlüğü ve alınan kararların sorumluluğunu paylaşmaları, çağımızın en önemli özelliklerinden birisi de değil midir?

Öte yandan toplum katılımı, yatırım ve hizmetlerin maliyetini düşürür. İnsanların yatırım veya projelerle ilgili olarak daha çok bilinçlenmesini sağlar. Ayrıca insanların politik yönden daha bilinçlenmelerini ve seslerini yükseltmelerini de sağlayabilir. İl Koordinasyon Kurulu toplantılarında da, tarımsal verimliliğin artırılması ve çiftçilik faaliyetlerinin çeşitlendirilmesi yoluyla, kırsal bölgelerdeki gelir düzeyini yükseltmek için gereken çalışmalar yapılmalıdır. Ancak tarımsal sanayilere yeterli girdi sağlamak, istihdam olanaklarını artırarak kırsal nüfusun dışa göç etme eğilimini en aza indirmek, ihraç edilebilir, katma değer yaratan ürünlerin üretilmesi gibi konularda üretilecek projelerde, toplum katılımının sağlanması da önem arz eden bir konu değil midir?

Sayın Valimiz Funda KOCABIYIK’ın  iyi bir yöneticilik  sorumluluğu ile  bu toplum katılımı trafiğini doğru yönlendirme ve denetleme, özellikle de daire müdürlerine "lütfen makam odalarınızda oturarak çalışmayın" direktifi ve toplum katılımı aslında il bazında yapılacak yatırımları, mutlaka başarıya ulaştıracaktır. Çünkü bu kentin diğer kentlerle rekabet edebilmesi, yarışabilmesi ve adını duyurabilmesi için kentin yöneticisinin yani valinin kentteki olup bitenlerden haberdar olması ve toplum katılımı şarttır. Gelinen noktada, kamuda makam odalarında oturarak çalışma dönemi çoktan bitmiştir/bitmelidir. Daire müdürlerinin sahaya inmesi, terlemesi gerekir. Şu husus çok iyi bilinmelidir ki, Uşak halkı bürokrasinin yan gelip yatmasından yana değil, çalışmasından sorunlara çözüm üretmesinden ve halkın arasında olmalarından yanadır. Meşhur bir söz vardır. “Eseri Olmayanın Yerinde Yeller Eser”; “Çayca Geldi Yolca Gitti” diye. Gerçekten her kesimden insan ve yönetici için söylenen bu sözleri söyletmemek valiler için de bir görev ve sorumluluk olsa gerek. Anlayana sivrisinek saz; anlamayana davul zurna az! Sayın Valimizin liderliğinde ve koordinatörlüğünde top yekun olarak kent bürokrasisi, yerel yöneticilerimiz, kent dinamiklerimiz ve meslek kuruluşlarımız birlik ve beraberlik içinde kenetlenerek Uşak için yararlı hizmetlerin, projelerin ve yatırımların gerçekleşmesini umuyor ve temenni ediyoruz. Sonuç olarak, kent halkı ve sivil toplum örgütleri olarak çalışkan valilere sahip çıkmak çalışmayan valileri de kent dinamiklerini harekete geçirerek çalıştırmak hepimizin görevi olmalıdır. Son söz: Bir kentte kurumlar arası işbirliği ve iletişim, koordineli çalışma ve radikal karar mekanizmaları ne kadar güçlü olursa o kent diğer kentlerle yarışa hazır demektir. Böyle bir kent özlemi biz Uşaklıların hakkı da değil midir? Acaba yanlış mı düşünüyorum? Hoşca kalın dostça kalın!