Konuyla ilgili bir açıklama yapan Deniz Ertunç, “Türkiye’de yaşayan çocukların uygun yaşam standartlarında insanca yaşama hakkı başta olmak üzere, eğitim ve sağlık hakkına yönelik ihlaller sürmekte, çocuklara yönelik hak ihlalleri artarak devam etmektedir. Çocuklar sağlıklı gıdaya, suya, eğitime erişememekte, çocuk yaşta zorla evlendirilmekte, istismara uğramakta ve tutuklanmaktadır. Ülkemizde yaşanan ekonomik ve toplumsal sorunlar en çok çocuklar üzerinde etkili olmakta, çocuklar savaş, ekonomik, sosyal ve siyasal krizlerin ortasında çocukluklarını yaşamak zorunda bırakılmaktadır. Savaş ve çatışma bölgelerinde en büyük mağduriyeti çocuklar yaşamaktadır. Barışın olmadığı bir dünyada çocuklar, eğitim ve sağlık gibi temel haklarından mahrum kalmaktadır” dedi.
“Türkiye’de eğitim alanında yapılan laiklik ve bilim karşıtı değişiklikler, çocuk işçi ve suça sürüklenen çocukların sayısı, çocuk haklarına dair nerede olduğumuzu göstermektedir” diyen Ertunç, şöyle devam etti: “Her yıl yüzlerce çocuk iş cinayetinde yaşamını yitirmekte, binlercesi suça itilmekte ve on binlercesi açlıkla yoksullukla karşı karşıya bırakılmaktadır. Bu durum resmi istatistiklere de yansımaktadır. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’ne göre (İSİG) son 11 yılda iş cinayetlerinde yaşamını yitiren çocukların sayısı 754’e ulaşmıştır. Türkiye’de eğitim sisteminin müfredat, ders kitapları ve uygulama alanları itibari ile çocuklar, etnik köken, dil, din ve mezhep ayrımcılığı ile sık sık karşı karşıya kalmaktadır. Özellikle mülteci çocuklara, farklı etnik kimlik ve mezheplere sahip çocuklara yönelik ayrımcı uygulamaların son yıllarda daha da artması düşündürücüdür.”
Ertunç, “Mesleki eğitim adı altında çalıştırılan çocuklar, ailelerinin ekonomik yükünü hafifletmek için küçük yaşlardan itibaren çalışmaya zorlanmaktadır. Ancak bu, kısa vadeli bir çözüm gibi görünse de, uzun vadede yoksulluk döngüsünü derinleştirmektedir. Eğitimden uzaklaşan çocuklar, düşük nitelikli işlerde çalışarak yaşamları boyunca düşük gelir seviyesine mahkûm edilmekte ve yoksulluk bir nesilden diğerine aktarılmaktadır. Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) uygulamasıyla, 14 yaşındaki çocuklar haftada 4 gün iş yerlerinde çalıştırılmakta bir gün okula gitmekte ve asgari ücretin üçte biri gibi son derece düşük bir ücretle emekleri karşılıksız kılınmaktadır. Halen beş ilde pilot uygulaması yapılan mesleki ortaokullar ile yaş sınırının 11’e düşürülmesi söz konusudur. Ayrıca bu çocuklar, iş kazalarına ve meslek hastalıklarına karşı savunmasızdır. Bu durum, yasal düzenlemelerle güvence altına alınmış olması gereken çocuk haklarının bizzat devlet eliyle ihlali anlamına gelmektedir. Siyasi iktidar çocukları ucuz iş gücü kaynağı olarak görmekten ve kullanmaktan vazgeçmelidir” diye konuştu.