Gündem

Cumhurbaşkanı Adayı Kılıçdaroğlu'ndan Madencilere Teşekkür Ziyareti

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu Zonguldak mitinginin ardından, Kahramanmaraş merkezli depremlerde yüzlerce hayatı kurtaran kahraman madencilere teşekkür ziyaretinde bulundu. CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu daha sonra, Karaman Beldesinde otobüsün önünü kesen vatandaşların davetini kabul ederek çay içti.

Abone Ol

Ziyaretin ardından sosyal medya sayfasından bir paylaşım yapan Kemal Kılıçdaroğlu şu ifadeleri kullandı, “Depremlerde yüzlerce hayatı kurtaran kahraman madencilerimize üstün çabalarından ötürü teşekkür etmek için onlarla 1 Mayıs’ta Zonguldak'ta buluştum. Yerin derinliklerinden gelip depremde halka can damarları açtılar. Bu ülkeye madencilerimiz için de baharı getireceğim."

CHP GENEL BAŞKANI VE MİLLET İTTİFAKI CUMHURBAŞKANI ADAYI KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN ZONGULDAK MİTİNGİNDE YAPTIĞI KONUŞMA

 Hepinize yürekten teşekkür ederim. Hepiniz sağ olun, var olun. 

Buraya geldiğimde, Zonguldak’a geldiğimde içimde hep bir burukluk hissederim. Alın teri dökenlerin kenti diye, karaelmasın kenti diye hep düşünürüm. Madenciler için dünya kadar şiirler yazıldı, öyküler yazıldı, romanlar yazıldı. Hayatını kaybedenlerin arkasından hep beraber gözyaşı döktük. Ama emeğin dediğimiz, emekçilerin dediğimiz bir kentin yürüyüşünü de asla unutmadım, Ankara’ya yürüyüşünü de asla unutmadım. 

Ama bugün Zonguldak bir emekliler kentine dönüştü. Emeklilerin yoğun olduğu bir kente dönüştü. Madeni nereden alıyorlar? Ta Güney Amerika’dan getiriyorlar kömürü, Güney Afrika’dan getiriyorlar kömürü. Dışarıdan getiriyorlar kömürü, dünyanın parasını ödüyorlar, 50 milyon, 60 milyon dolar paralar ödüyorlar. 

Allah aşkına şu dağların altında karaelmas var ve çalışmak isteyen binlerce kişi var. Söz verdim daha önce geldiğimde, aynı sözü Allah nasip eder Cumhurbaşkanı olduğumda sizlerin oyuyla onu da yerine getireceğim. Aşamalı olarak 5 bin işçi alacağım, 5 bin. Yıllardır söz verdiler yapmadılar. 5 bin işçi sözü verdim. Geldiler dediler ki, ‘2 bin kişiyi alacağız.’ 2 bin kişiyi alacağız diyenin üstünü kömürün karasıyla çizeceksiniz, 5 bin işçi alacağım diyenin yanına da bir kömür koyacaksınız. Yanına koyacaksınız, emeğin hakkı olarak koyacaksınız. Hiç endişe etmeyin, sizin hakkınızı hukukunuzu her ortam savunacağım ve gereğini yapacağım, hiç endişe etmeyin siz.

Emekliye yeteri kadar para vermiyorlar. Zaten işçi de doğru dürüst kalmadı. Batan kim? Esnaf. Esnaf da terk etti Zonguldak’ı, ne yapsın; çalışan yok, üreten yok, alın teri döken yok, kazanan yok, gidip alışveriş yapacak kişi de olmuyor. Esnaf kardeşim de unutmasın, 5 bin işçi çalıştığında en çok esnaf da kazanmış olacak. Ve sözüm var, 6 liderin sözü var; esnaf sahipsiz, esnafı sahipsiz bırakmayacağız, onların bakanlığını da kuracağız, Esnaf Bakanlığımız da olacak. Herkesin kazandığı güzel bir Türkiye’yi inşa etmek için yola çıktık. 

Kadınların derdini de gayet iyi biliyorum. Onların sorunlarını da gayet iyi biliyorum. Kırsalda yaşayan kadının sorununu da biliyorum. Karadenizli kadının, yürekli kadının nasıl çalıştığını, ürettiğini, nasıl kazanmak istediğini onu da çok iyi biliyorum. Türkiye’nin bir değişime ihtiyacı var. Türkiye’nin huzura ihtiyacı var. Türkiye’nin ayrışmaya, kavgaya değil beraber olmaya, birlikte olmaya, birlikte çalışmaya ihtiyacı var. Her evde, her mutfakta berekete ihtiyacı var. Birlikte yaşamaya ihtiyacımız var. Evet bu zor günler geçecek, evet güzel günler mutlaka gelecek. Hiç endişe etmeyin, bunu da sağlayacağız. 

Bir şey daha. Köyler boşaldı, köylerde kimse kalmıyor, kalmak da istemiyor. Söz verdim, gittiğim her yerde söylüyorum; hiç endişe etmeyin, bütün köy okullarını yeniden açacağız ve 100 bin öğretmenin atamasını yapacağız. İnsanlar evlatlarını okutmak için şehirlere geliyorlar. Köyde öğretmen olsun, ne olacak. Köyün imamı var eyvallah, köyün öğretmeni olacak eyvallah, köyde ziraat mühendisi olsun, ziraat teknisyeni olsun eyvallah, veteriner hekim olsun eyvallah. Niye olmuyor bunlar? Neden olmuyor? Gencecik, üniversiteyi bitirmiş işsiz. Bunlara iş verin kardeşim, köye gitsinler, köyde çalışsınlar, köyde üretsinler, köylüye yardım etsinler. Çiftçi kazansın. Herkes kazanacak burada. Bu işin zarar edeni yok zaten. Eti dışarıdan getir, canlı hayvanı dışarıdan getir, buğdayı dışarıdan getir, arpayı dışarıdan getir, yulafı dışarıdan getir. Ne oldu ya, biz dışarıya mı çalışacağız? Milyar dolarları dışarıya öde olmaz, bu düzeni tersyüz edeceğiz. 

‘Ne ezen ne ezilen, insansa hakça bir düzen.’ Rahmetli Ecevit, buranın da milletvekiliydi. O diyordu ‘Ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen’ diyordu. İnsanca, hakça bir düzeni getireceğiz, hiç kimsenin endişesi olmasın. 

Emeklilerden söz ettim. Eskiden burası çalışanların, üretenlerin başkentiydi, karaelmasın başkentiydi. Şimdi emeklilerin başkenti olma yolunda hızla ilerliyor. Bu tabloyu inşallah değiştireceğiz. Emekli de geçinemiyor. Ta 2015 yılından bu yana hep ısrar ettim, ‘Emekliye Ramazan ve Kurban Bayramında birer maaş ikramiye verin, asgari ücret kadar olsun. En azından torunu gelirken, çocukları gelirken ceplerine 5 – 10 lira harçlık koyar bu insan ve sokağa çıkar, kahveye gider, kahvede arkadaşlarına bir çay ısmarlar’ diye. Önce ‘parayı nereden bulacaksın’ dediler, bir sürü laf ettiler. Arkasından 1000’er lira verdiler. Sonra ısrar ettim, seçim geliyor ya biraz daha artırdılar bu rakamı. Sözüm söz; asgari ücret kadar Ramazan ve Kurban Bayramında emeklilere birer ikramiye vereceğiz, sözüm söz. Kurban Bayramında bankaya gidecek emekli kardeşim, bankadaki hesabına bakacak emekli kardeşim. 15 bin liralık ikramiyesini görecek. Görecek, görecek, görecek. Kimin sözü? Bay Kemal’in sözü, Bay Kemal’in. Bay Kemal sözünden dönmez. 

‘Parayı nereden bulacaksın’ diyorlar. Değerli kardeşlerim, devasa bir bütçemiz var. Bütçede paranın nereye harcanması gerektiğine siyasi iktidar karar verir. Siyasi iktidar derse ki, emekliye az verin bütçeden, para az ayrılır. Beşli çetelere çok verin, oraya daha fazla para gider. Şuraya uyuşturucu baronlarıyla ilgili bir şeyler yapın… Herkese para var, emekliye gelince ‘nereden bulacaksın?’ 27,5 yılımı devlete harcadım. Bütçe nasıl yapılır gayet iyi bilirim. Devletin ne olduğunu da gayet iyi bilirim. Paranın nerelere harcanması gerektiğini de gayet iyi bilirim. Savurganlığı önlemenin nasıl olması gerektiğini de gayet iyi bilirim. Emekliye para verilecek derseniz, bütçeye ödeneği koyarsınız, emekliye Ramazan Bayramında, Kurban Bayramında zaten yılda 2 sefer birer ikramiye vermenin hiçbir sakıncası yok, ödeneğini koyarsınız para da ona göre harcanır. 

Sözüm söz, 418 milyar doları dışarıya götürenler size de sözüm söz, götürdüğünüz paranın tamamını getireceğim ve bu millete vereceğim. Hiç endişe etmeyin. Onlar sanıyorlar ki Bay Kemal devleti bilmez, devleti tanımaz. Devlet bakidir. Devlet adalet üzerine inşa edilir. Devlet parti değildir. Parti devletine dönüştürdüler Türkiye Cumhuriyeti Devletini. Devlet yine liyakatli insanların yöneteceği devlet olacak, bundan hiç kimsenin endişesi olmasın. Bunu da sağlayacağız. 

‘Fizik tedavi kuyruğu son bulacak’ diyor. ‘Sana söz 10 bin fizyoterapist atanacak’ diye. Meraklanmayın. Öğretmen kardeşlerim var bakın. Ücretli öğretmen var, sözleşmeli öğretmen var, kadrolu öğretmen var. Aynı işi yapıyorlar biri 100 lira alıyor, biri 300 lira alıyor, biri 5 bin lira alıyor. Olmaz. Öğretmen öğretmendir ve öğretmenlerin hepsinin kadrolu öğretmen olması ve kendi kıdemlerine göre de aylık almaları gerekir. 

Bakın, her şeyin adaletini düşünüyorum. Her şeyi adalet üzerine inşa etmeye çalışıyorum. Bundan emin olmanızı isterim. 

Bir şey daha. Bizim pırıl pırıl evlatlarımız işsiz. Pırıl pırıl gencecik çocuklar işsiz. Ama 3 milyon 600 bin Suriyelimiz var. Sizlerin oylarıyla Allah nasip ederse, en geç 2 yıl içinde bütün Suriyeli kardeşlerimizi kendi ülkelerine uğrayacağız. En geç 2 yıl içinde. Bize diyorlar ya ‘Bay Kemal milliyetçi değil…’ Vatanını seven kim? Bay Kemal. Yabancıları göndermek isteyen kim? Bay Kemal. Yabancılardan medet uman kim? Onlar. Her türlü kötülüğü yapanlar onlar ama suçlu Bay Kemal oluyor. Ben bu milletin vicdanına güveniyorum. Bu milletin ahlakına, bu milletin erdemine güveniyorum. Beraber bu ülkeyi değiştireceğiz. Artık bir değişime ihtiyacımız var. Bir değişim olsun artık. Yeter artık, 22 yıldır yeter! Memleketi ne hale getirdiler! Bu memleket, Allah aşkına ya bir kuru soğana muhtaç hale gelir miydi, bir kuru soğana! Soğan alamaz hale geldik. Yazıktır, günahtır. Mutfaklarda yangın var arkadaşlar. 

Ben şunu çok iyi biliyorum. Evladına, beslenme çantasına, ekmeğin arasına salça sürüp çocuğuna verip okula gönderen anneler biliyorum. Yazıktır, günahtır. Bu evlatlar bizim evlatlarımız. Bu evlatların karnı doysun istiyorum. Hiç endişe etmeyin; çocuk beslenme çantası olmadan okuluna gidecek, suyunu içecek, sütünü içecek, arkadaşlarıyla beraber yemeğini yiyecek ve tok karınla evine dönecek. Hiç kimse endişe etmesin. O paraları niye getireceğim? Bunlar için getireceğim. Hiç endişe etmeyin. 

Ayrıca yatırım yapacağız. ‘Efendim Filyos Limanını CHP gelirse, Kılıçdaroğlu gelirse yapmayacakmış…’ Niye yapmayalım? Hayır niye yapmayalım? Sizin babanızın malı mı?  Orası, Türkiye Cumhuriyeti Devletine ait. Ve yapacağız, daha güzelini yapacağız, daha iyisini yapacağız.

Karadeniz’de tersaneler var. Efendim tersanelerin büyümesi lazım. Evet büyümesi lazım, istihdam yaratması lazım. Yapmıyorlar. Para nereye gidiyor? Beşli çetelere gidiyor. Beşli çeteler ne yapıyor? ‘Şu Kemal Kılıçdaroğlu’nun ayağını nasıl kaydırabiliriz, nasıl bunu Cumhurbaşkanı yapmaktan vazgeçirebiliriz...’ Sen saraylara güvenirsin, ben halka güvenirim. Sen beşli çeteler için çalışırsın; ben halk için çalışırım, sizin için çalışırım. 

Bize milliyetçilik dersi veriyorlar. Bize milliyetçilik dersi verenlerin, gerçek anlamda milliyetçi olması lazım. Kuzey Irak’ta askerin kafasına çuval geçirilirken bunlar ne yaptılar Allah aşkına? Ne yaptılar bunlar? Seslerini bile çıkaramadılar!

Sinan Ateş… Sinan Ateş cinayetini gayet iyi takip ediyor bu kardeşiniz, hiç endişe etmeyin. Dosyayı kapatmaya çalışıyorlar. Kapattırmayacağım o dosyayı, katilleri yakalayacağım ve adalete teslim edeceğim! Aynı şekilde Gaffar Okkan için de aynı düşüncem var. Hiç endişe etmeyin değerli arkadaşlarım. 

Bir Suriye tezkeresi var. Diyorlar ki, 'Kılıçdaroğlu Suriye tezkeresine niye hayır dedi?'. Suriye tezkeresinde ne vardı? Terör örgütleriyle mücadele için yabancı askerleri Türkiye'ye davet etme hakkı vardı. Ben Milli Kurtuluş Savaşını veren ve o gelenekten gelen bir anlayışın siyasetçisi olarak kendi ülkemde hiçbir zaman bir yabancı asker postalı istemiyorum. Bahçeli'ye sordum bu yabancı askerleri, ‘Kimi davet edeceksiniz? Amerikalıları mı, Rusları mı, Yunanlıları mı, Almanları mı kimleri davet edeceksiniz?’ Erdoğan'a sordum, ‘Hangi yabancı askerleri davet edeceksiniz?’ Terörle mücadelede bizim güvenlik güçlerimiz tarih yazmışlardır ve terörle mücadelede büyük başarılar elde etmişlerdir. Onların hepsinin eli öpülür. Sen kalkıyorsun terörle mücadelede yabancı askerleri davet edeceğim diyorsun. Bay Kemal buna evet desin. Bay Kemal evet der mi? Bay Kemal, Milli Kurtuluş Savaşının ne olduğunu bilir. Her şeyi bilirim. 

Son söz. Ekrem Başkanın güzel bir şeyi vardı, ne diyordu? Her şey çok güzel olacak. 

Köprünün üzerinde de vatandaşlarım var, onlara da seslenmek isterim. Her şey çok güzel olacak. Vallahi de billahi de her şey çok güzel olacak. 

Bu ülkeye baharları getireceğim, bu ülkeye. 85 milyonun Cumhurbaşkanı olacağım. Hiçbir ayrımcılık yapmayacağım. Hangi partiden olursa olsun, hangi kimlikten, hangi inançtan olursa olsun 85 milyonu barıştıracağım. Kavgadan bıktık, ayrışmadan bıktık. Yetmez mi artık, niye kavga ediyoruz? İşimiz olsun, gücümüz olsun, güzellikler olsun. Dünyanın en güzel ülkesinde huzur içinde yaşayacağız ve barış içinde yaşayacağız. Gönlüm, yüreğim sizlerle beraberdir unutmayın. 

Sizi saygıyla selamlıyorum. Hepinizi Allah’a emanet ediyorum.