Gündem

Diyanet Sen Uşak Şubesi ; “Ayeti bile yanlış okuyanlar bize dil uzatamaz”

Diyanet Sen Uşak şubesi Uşak’taki bir siyasi partinin camilerde okunan hutbelerde Atatürk’ün adının anılmamasına ilişkin yaptığı açıklamaya sert tepki gösterdi. Konuyla ilgili düzenlenen basın açıklamasında Diyanet camiasının Atatürk ile bir sorunu olmadığını aksini düşünenlerin sorunun kendisi olduğu iddia edildi. Açıklamada ; “Ali İmran Suresi 19’ncu ayetini bile, yanlış okuyan bir kişinin Diyanet İşleri Başkanlığı gibi saygın bir kuruma ve toplumun manevi rehberleri olan Din görevlilerine, dil uzatma hakkı yoktur. Diyanet camiasını, milli değerlere karşı hürmetsiz olmakla suçlayanlar, eğer gaflet içinde değillerse ihanet içindedirler. Düşün artık yakamızdan” ifadeleri kullanıldı.

Abone Ol

Diyanet Sen Uşak İl Başkanı Salih Doğu tarafında yapılan  basın toplantısında son günlerde Diyanetin ve din görevlilerinin politikaya sokmak istendiği, bazılarının Diyanet üstünden nemalanmak için uğraş verdiği iddia edildi. Diyanet’in politika üstü bir kurum olduğu vurgulanan açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “ Diyanet İşleri Başkanlığı bu devletin en değerli kurumlarından biridir. Cumhuriyetimizin İlk devlet kurumlarının başında gelen Diyanet, 1924 yılında bizzat Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan saygın bir kurumdur. Diyanet kurulduğu günden bu güne, hiç bir siyasi bağlantısı bulunmayan, her ferde hitap eden bir kurumdur.

Diyanet camiası olarak bizler, bayrağımızın kutsiyetini, şehidimizin ulviyetini, liderlerimizin kıymetini bilen bir kurumuz. Bizi diline dolamaya çalışanlar şu ezanların dinin temeli olduğunu unutuyorlar.

Diyanet camiasını, milli değerlere karşı hürmetsiz olmakla suçlayanlar, eğer gaflet içinde değillerse ihanet içindedirler.

“ATATÜRK HUTBELERDE İSİM ZİKREDİLMESİNİ İSTEMEMİŞTİR”

Diyaneti hedef alan, istismar siyasete milli bayramlarda, Cuma hutbelerinde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün adının anılmadığı iddiasıyla milleti diyanete karşı kışkırtmaya çalışanlara cevap niteliğindeki tarihi belge 03 Mart 1924'te Hilafetin kaldırılmasının ertesi günü yayınlanmıştır. Türkiye Reisi Cumhuru olarak bizzat kendi imzasıyla, Gazi Mustafa Kemal Paşa tarafından, dahiliye vekaletine, oradan da "acele" kayıtlı şifre telgraflarla, valiliklere gönderilmiş kararnamede, "Bundan sonra hutbelerde isim zikredilmeksizin "Millet ve Cumhuriyetin saadet ve selametine dua edilmesi" istenilmektedir. Hutbelerde "tarih boyunca İslam'ın bayraktarlığını yapan, bu cennet vatanı bizlere emanet eden, aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi bir kere daha rahmet, minnetle ve şükranla yad ediyoruz" ifadeleriyle şehit ve gaziler anılırken hutbenin Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün de imzasını taşıyan ilgili kararnamenin ruhuna uygun okutulduğu ortaya çıkmış oldu.

Din görevlileri, bu ülkenin manevi zırhını kuşanmış erdemliler hareketidir. Değerlerimizle, aramıza hiç bir surette set örülmesine, kardeşlik zincirimizi koparmaya çalışanlara fırsat vermeyeceğimiz bilinmelidir. Değersizleştirme, haysiyet yoksunu olanların başvuracağı en zayıf ihtiyaçlardan bir tanesidir. Bizim tek ihtiyacımız millet olabilmenin bütün içeriklerinde saklıdır. İmanımızın sorgulanamayacağı gibi, değerlerimize dair olan tutumumuz da sorgulanmamalıdır.

“BİZİM, İMANA, İNSANA, VATANA, BAYRAĞA, TOPRAĞA BAĞLILIĞIMIZI SİYASİ ARGÜMAN OLARAK KULLANANLARA TEKRAR DÜŞÜN YAKAMIZDAN DİYORUZ.”

Tekrar ediyoruz. Bizim hiç kimseyle sorunumuz yoktur. Bir sorun var algısını yaymaya çalışanlar, sorunun ta kendileridir. Diyanetin yaptıklarını küçümseyen, din görevlilerinin mücadelesini örseleyenler, iyi bilmelidir ki, biz siyasi malzeme yapılacak bir kuruluş değiliz. Biz, birilerine malzeme çıkarılacak bir alanı temsil etmiyoruz. Hak ve hukukun üstünlüğünü, değerleri ve inançları ile yoğurmuş her bir vatandaşımızın vicdanı, bu düşük üsluplu, düşük seviyeli konuşmaları reddeder. Bizler de bu konuşmaları reddediyoruz. Bizim, imana, insana, vatana, bayrağa, toprağa bağlılığımızı siyasi argüman olarak kullananlara tekrar düşün yakamızdan diyoruz.

“15 TEMMUZ’DA SALALARLA, EZANLARLA, DARBENİN KARŞISINDA DURANLAR BİZİZ”

Bizi hatırlıyoruz diyenler yanlış yere bakmışlar. Bizi bilenler bilir, Hz. Nuh’a peygamber deyip gemisine binenler biziz, Lut (A.S.)'ın yanındakiler biziz, İbrahim (A.S.) Nemrut'la savaşırken, ateşine odun taşıyanlar bilsinler ki, su taşıyan karınca biziz, Musa (A.S.)’ın Firavunla mücadelesinde, güçlünün yanındakiler bilsinler ki, Hz. Musa’nın yanında istediği Harun biziz, İsa (A.S.)'ın çarmıha gerilmesini izleyenler bilsin ki, 12 havari biziz, Hz. Muhammed S.A.V. isra olayını anlatırken, ona gülenler bilsinler ki, O yalan bilmez, ne diyorsa doğrudur diyen Hz. Ebu Bekir, ezanı okuyan Bilal, meydan okuyarak hicret eden Ömer, Zinnureyn Osman, Allah’ın Aslanı Ali, Peygamber efendimizin iki gülü Hasan ve Hüseyin biziz, Selçuklunun Anadolu’yu İslam’la tanıştırmasındaki, en büyük rolü olan Taptuk Emreler, Yunus Emreler, Mevlanalar biziz. dönüp tarihe bakanlar bir daha baksın, Osmanlıyı kuran Osman  Bey’e “Ey Oğul” diyen Şeyh Edebali biziz, İstanbul’u fethederken Fatih’in yanındaki Akşemseddin biziz, Kanuni Viyana önlerine dayandığında, yanındaki Suud Efendi biziz, bilsinler ki Sarıkamış’ta, Kafkasya’da,  Kut’ül Amare’de, Yemen’de, Çanakkale’deki şehitler biziz. Bu millet dara düştüğünde milli mücadeleyi ateşleyen Sütçü İmam biziz, 1919 da Gazi Mustafa Kemal’i Samsunda karşılayanlar, Erzurum ve Sivas Kongrelerine katılanlar biziz, 15 Temmuzda yurtta sulh deyip, kaybolanların aksine, 251 şehidimiz ve binlerce gazimizle beraber salalarla, ezanlarla, darbenin karşısında duranlar biziz.

Birileri din görevlilerin itibar kaybına uğradığını söylüyor, birileri çıkıp din görevlilerinin Atatürk ile sorunu olduğunu dile getiriyor. Dün söylenenler ne kadar büyük bir yalan ise, bugün söylenenler de aynı yalanın, aynı fitnenin, aynı iftiranın devamıdır.

“SUREYİ BİLE YANLIŞ OKUYANLAR BİZE DİL UZAMATAZ”

Ali İmran Suresi 19.ncu ayetini bile, yanlış okuyan bir kişinin Diyanet İşleri Başkanlığı gibi saygın bir kuruma ve toplumun manevi rehberleri olan Din görevlilerine, dil uzatma hakkı yoktur. Şu da bir gerçektir ki, camilerimiz hiç bir ayırım yapmadan, toplumun bütün fertlerini, vatan, millet ve mukaddes değerler etrafında, birleştirme ve kaynaştırma görevini yerine getirmektedir. Her gün yeni bir karalama sayfasıyla gündeme gelmeye çalışanlar "düşün artık yakamızdan"

Bizi değerlerimizle sorunlu göstermeye çalışan hastalıklı zihniyetler iyi bilsinler ki kendileri kendi şizofren bakış açılarına hiçbir din görevlisini kurban etmeyiz. Biz, değerlerimizle müsemma bir milletiz.

Diyanet mensuplarının, ülkesine, milletine bağlılığını sorgulamak kimsenin hakkına ve haddine de değildir.”