AKM'deki etkinliğin ardından AA muhabirine açıklamalarda bulunan Beşinci, Tanzimat'la beraber başlayan okullaşma sürecinde şahadetname, tasdikname ve diploma gibi mezuniyet belgeleri verilmeye başlandığını, tıp icazetnamelerin diğer okullarda verilen mezuniyet belgelerinden farklı bir adlandırmaya tabi tutulduğunu, bunun izini sürmenin neticesinde bu eserin ortaya çıktığını anlattı.
Kitaba konu olan belgelerin kültür tarihi açıdan çok önemli bir kaynak olduğuna dikkati çeken Beşinci, "Yaptığımız bu çalışma, bize iki zıt kavramı göstermiş oldu. Bunlardan birisi, insanı 'eşref-i mahlukat' olarak gören ve onu topyekun tedavi etme niyetiyle yola çıkan 'hekimlik', diğeriyse modern okullarda eğitim gören, ezberletilmiş bir çerçevenin dışına çıkmadan, insanı bir makine gibi gören anlayış olan doktorluktu." ifadelerini kullandı.
"Hipokrat yemininin ne kadar uygulandığı önemli bir sorundur"
İcazetnameler ile diplomalar arasında farklı zihniyet dünyalarını göstermesi açısından çok temel farklar olduğunu dile getiren Beşinci, şöyle devam etti:
"Rahmetli Teoman Duralı, hekimlik ile doktorluk arasındaki farkı anlatırken, doktoru bir odadan bir odaya koşan, makineler arasındaki sevk ve idare işini yapan bir trafik polisine benzetirdi. Oysa kadim geleneğe baktığımız zaman tüm hekimler, aynı zamanda filozof ve bilge insanlar olarak kabul edilirler. Çünkü tabipler, bir insanı bir bütün olarak ele alır ve onların ruhuna dokunurlar. Nobel ödüllü Fransız bilim adamı Alexis Carrel, 'Bir hekim hastasını sadece ilaçla tedavi ediyorsa, vasfını kaybetmiştir.' der. Modern dünyanın çerçevelediği müfredatta doktorluk, alışveriş merkezlerine dönüşmüş hastanelerde yapılan bir iş haline gelmiştir. Oysa Osmanlı ve Selçuklu'nun da içinde yer aldığı kadim gelenekte, hastalığa ahlak ilkeleriyle yaklaşılır ve onun ruhuna dokunulurdu. Bugün Hipokrat yemini hala var ama onun içeriğinin ne kadar uygulandığı önemli bir sorundur."
"Enver Bey'in yaptığı çalışma önemli bir boşluğu dolduruyor"
Kitabın editörlüğünü yapan Yüksel Kanar da koleksiyonerliğin çok önemli bir meslek olduğuna işaret ederek, "Enver Beşinci'nin yaptığı çalışma da bu anlamda çok kıymetli. Enver Bey, bugün 'diploma' olarak adlandırdığımız mezuniyet belgeleri arasında tıp alanında bir farklılaşmanın olduğunu görüyor ve bunu araştırıyor. Bu kıymetli eser de böylece ortaya çıkıyor. Kendisini bu değerli çalışmasında dolayı kendisini tebrik ediyorum." değerlendirmesinde bulundu.
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cengiz Çakmak ise Enver Beşikçi'nin Türkiye'de zor ve ender görülen bir çalışma yürüttüğüne dikkati çekerek, "Toplayıcılık, koleksiyonerlik, bir anlamda tarihin izini sürerek, yeniden yazmak anlamına geliyor. Ben de bir felsefeciyim. Bildiğiniz gibi 'logos' da toplamak, bir araya getirmek demek. Biz geçmişimizi unutmuş bir nesiliz ve Enver Bey'in yaptığı çalışma önemli bir boşluğu dolduruyor." diye konuştu.
Enver Beşinci hakkında
Trabzon'da 1963'te dünyaya gelen Beşinci, 1980'de Yeni Devir Gazetesi'nde, daha sonra da Milli Gazete'de muhabir olarak çalışmaya başladı.
Çeşitli gazete ve dergilerde röportaj ve makaleleri yayınlanan usta isim, gençlik yıllarından itibaren koleksiyonculuğa yöneldi.
Bir dönem "Osmanlı Padişah Nişanları Koleksiyonu" yapan Beşinci, 2010 yılından itibaren de yurt dışından ve Türkiye'nin çeşitli şehirlerinden topladığı icazetname, şahadetname ve diplomalar ile geniş bir koleksiyon oluşturdu.
Koleksiyon belgelerini 2019'da kitaplaştırarak "Osmanlıdan Günümüze İcazetten Diplomaya" adıyla yayınlayan Beşinci, sadece tıp mekteplerinden verilen mezuniyet belgesi "tıp icazetleri" konusu üzerinde yoğunlaşarak çalışmalarını sürdürdü.
Çeşitli ansiklopedilerde alanıyla ilgili madde yazımlarında bulunan Beşinci, yeni koleksiyonu "Semavi Dinlerde Nikah Akitleri" konusunda çalışmalarını halen sürdürüyor.