Gündem

Erzincan’daki Olay Uşak’ta da Yaşanır Mı?

Erzincan'ın İliç ilçesindeki altın madeninin liç alanında yaşanan toprak kayması gözleri, Uşak’ın Eşme ilçesinde bulunan ve Avrupa’nın en büyük altın madeni olma özelliğini taşıyan bölgeye çevirdi.

Abone Ol

ERZİNCAN’DAKİ OLAYIN RAKAMSAL BOYUTU
İnşaat Mühendisleri Odası Uşak Şube Başkanı Ümit Alp Erzincan’da meydana gelen felaketin rakamsal boyutunu şu şekilde anlattı: “ Burada kayan yığının yüksekliği Toprak kaymasın esnasında görünen o konteynırlar ya da arabanın olduğu noktadan 200 metre, bu 70 katlı bir binanın yüksekliğine eşdeğer. Kayan toprağın uzunluğu 800 metre. Sel gibi aktığı bölüm ilk noktadan son noktaya yaklaşık 2 kilometre. Devlet yetkililerinin açıklaması kayan toprak kütlesinin  9-10 milyon metreküp olduğu yönünde”


LİÇ YÖNTEMİ NEDİR?
Jeoloji Yüksek Mühendisi olan ve Uşak Belediyesinde 17 yıl görev yapan Ramazan Algöz de konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.  Siyanürle altın çıkarma yönteminin Avrupa’da çok tercih edilen bir sistem olmadığına vurgu yapan Algöz yöntemi şu şekilde anlattı; “Siyanürle altın üretiminde siz altın muhteva eden taşı kırarsınız belli bir boyuta getirirsiniz, bu malzemenin üzerinden siyanürlü su verirsiniz, bu siyanürlü su malzemenin içerisindeki altını sıvı hale getirerek ayrıştırır sonra ayrıcı bir işlemden geçirerek altını alırsınız.  Taşın üzerine bu suyu tekrar tekrar veriyorsunuz, malzemede altın kalmadığı zaman bunu götürüp bir yerde istif ediyorsunuz, bunun içerisinde siyanür kalıyor mu? Elbette kalıyor. Bu malzemeyi yığıyorsunuz, Erzincan’da bu yığında kayma oldu”

(GÖRÜNTÜLER VE KROKİLER ERZİNCAN'A AİTTİR)
TOPRAK KAYMASI NEDEN YAŞANDI?
Konu hakkında gazetemize açıklamada bulunan Maden Mühendisleri Odası Uşak İl Temsilcisi Cemal Sefer Erzincan’da yaşanan olayı bir mühendislik hatası olarak değerlendirdi.  Olayın bir heyelan olmadığını heyelanın doğal bir olay olduğunu, Erzincan’da yaşanan olayın  ise teknik hatalar nedeniyle meydana geldiğini söyleyen Sefer: “Çünkü sonradan toprak yığılmasıyla oluşturulan bir tepenin makaslama gerilimine yenilmesi sonucu toprak yer değiştirmiştir. Bu bir teknik hatadır bu bir mühendislik hatasıdır. Burada toprak yığılması yapılırken iyi bir basamaklandırma çalışması yapılmamış. Şev açısının yani duraylılığın (Duraylılık veya Stabilite;  bir cismin üzerine etki eden gerilme kuvvetlerine kalıcı olacak biçimde şekil değiştirmeden uzun süre dayanma yeteneğinin bir ölçüsüdür) iklim koşularının da göz önünde bulundurularak yıllık ne kadar yağış gelir, ne kadar yük biner, ne kadar toprağa orada tutabiliriz şeklinde iyi bir mühendislik planlaması yapılması gerekirdi, demek ki bu yapılmamış biz buradan bunu anlıyoruz.” Dedi. 
Yüksek Jeoloji Mühendisi Algöz de Sefer’e benzer bir açıklama ile Erzincan’da yaşanan facianın nedenini şu şekilde anlattı; “Burada hesaplama hatası yapmışlardır, yığını fazla yapmışlardır, dengede durabileceği bir noktanın üzerine çıkmıştır, bu göz ardı edilmiştir. Zamanla tabi kar, yağmur suları sonuçta bu ince malzeme bunun arasına doldukça ağırlığı artıyor, üzerine gelen basınç artıyor, bir noktadan itibaren dengede tutamıyor.”

TOPRAK KAYMASINI MADENDEKİ BAŞKA BİR PATLATMA MI TETİKLEDİ?
Madenlerde üretim için sürekli patlatmalar yapıldığını bu patlatmaların detonasyon (Patlayıcı maddelerin yanma reaksiyonu)  güçlerin de hesaplanması gerektiğini vurgulayan Sefer: “ Oraya biz yığma yaparken patlatma yaptığımızda etkisi ne olur, ne kadar basamak yapmamız gerekir, kaç metre yükseklikte olması lazım ve şev duraylılığının ne kadar olması gerekiyor diye hesaplamamız gerekiyor. Bu bir teknik hatadır ne kadar patlatma yapılmış olsa da onun etkisinin olmaması gerekirdi.” 
Şu an kulaktan dolma bilgilere göre konuşulduğunu ve Maden Mühendisleri Odasının bölgeye bir ekip gönderdiğini hatırlatan Sefer çalışmaların sonucunda elde edilen teknik raporun kamuoyuyla paylaşılacağını ifade etti.  


AYNI OLAY UŞAK’TA YAŞANABİLİR Mİ?
Bu hatanın bütün madenlerde de aynı şekilde gerçekleşeceğini söylemenin doğru olmayacağını ifade eden Sefer: “Buradaki durum her madende aynı şekilde meydana gelecek demek yanlış olur. İyi bir mühendislik yapılmış olunsaydı, orada bütün verilere hakim olunsaydı, vahşi madencilik yapılmayıp daha bilimle, akılla gidilseydi bu olay yaşanmazdı, şu anda 9 cana henüz ulaşılmadı diye biliyorum,(biz ulaşılmayı da zor görüyoruz, tonlarca toprak var üzerlerinde) 9 canımızı da kaybetmezdik” dedi. 


“GÜVEN, DENETİME ENGEL OLMAMALI”
Türkiye’de bu yöntemle üretim yapan altın madenlerinin bulunduğunu Uşak’ta da aynı yöntemle altın çıkarıldığını anımsatan Algöz ise Eşme’ye giderken yığılan bu malzemenin görülebileceğini aktardı. Algöz; “Erzincan’daki firma da küçük bir firma değildir, çok güçlü bir firmadır, Uşak’taki de güçlü bir firma. Kimin aklına gelirdi böyle bir olay, Erzincan’daki ocak da eski bir ocaktır. Şu anda çok kötü bir facia ile karşı karşıyayız. Uşak’ta da bu risk olur mu? Tabi ki olur. Uşak’taki maden yaklaşık 20 yıldır çalışıyor, orada da bir yığın var mı var. Denetlenmesi gerekiyor, çok ince hesaplar gerekiyor. Şirket çok disiplinli çalışıyor görünebilir ama güven denetime engel değil. Bunlar özel madencilik yöntemleri, her zaman denetimi üzerinden eksik etmeyeceksiniz” şeklinde konuştu.