Geçenlerde bir haber için Uşak Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliğine gittim, Başkan Ahmet Yılmaz ile röportaj yaptıktan sonra muhasebe biriminde çalışan bir akrabamı ziyaret için odasına girdim. Burada oturan ve hayvancılık ile uğraştığını söyleyen bir vatandaş bizim gazeteci olduğumuzu öğrenince ‘Uşak Belediyesinin mezbahanesi var mı?’ diye sordu. Herkes sorunun cevabını bilmiyordu herhalde ki oda birden sessizliğe büründü, ben de soruya soruyla cevap verdim, yok mu? Vatandaş “yok” dedi. “Bizi birkaç tane firmanın eline teslim ettiler. Adamlar istedikleri yerden fiyat biçiyor, istediği adamın hayvanını kesiyor, istemediğine zorluk çıkartıyor.” Şeklinde konuştu.
Bunun üzerine onların yanında Uşak Belediyesindeki bir yetkiliyi aradım ve sordum, yetkili belediyenin mezbahanesinin olmadığını söyledi. Vatandaşlar bu konudan şikayet ediyor belediyeden tekrar mezbahane açmasını istiyor dediğimde ise Uşak Belediyesinin bu tarz özel girişimlerde bulunmak istemediğini söyledi, bunun üzerine ben de halk ekmeği örnek gösterdim, aldığım cevapla şok oldum… Telefondaki yetkili, ekmeğin temel gıda maddesi olduğunu, vatandaşın bu ihtiyacının karşılanması için ekmek ürettiklerini, etin ise temel gıda maddesi olmadığını insanların et yemeden yaşayabileceklerini söyledi. Haa.. bir de kinayeli bir biçimde belediye başkanına bu “elzem ihtiyacı” hemen aktaracağını da sözlerine ekledi.
Başkana söyledi mi bilmiyorum, belediyenin mezbahane açması ne kadar doğru, tartışılabilir, ama beni en çok üzen eti temel gıda maddesi olarak görmeyen bir anlayış tarafından yönetilmek…
Yine de kötü düşünmüyorum, sayın yöneticimize fazla ekmek tüketmenin ve özellikle ekmeğin aşırı saflaştırılmış beyaz undan üretilmesinin uygun görülmediğini hatırlatmak isterim. Bir de unlara vitamin adı altında katılan onlarca kimyasalı araştırmasını tavsiye ederim. Belediye halkın sağlığını düşünüyorsa ilk önce ürettiği ekmeği daha sağlıklı hale getirmelidir.
Et Yemezsek Ne Olur?
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Derya Uludüz kendi internet sitesinde bu soruya şu şekilde cevap veriyor; “Salam, sucuk gibi işlenmiş kırmızı etler kalp ve şeker hastalıkları riskini artırırken, doğada otlayan hayvanlardan elde edilen işlenmemiş kırmızı et ise sağlıklı ve besleyicidir. Sadece 176 kalori ve yüzde 10 yağ içeren 100 gram kırmızı ette günlük ihtiyacımız olan B3 vitamininin yüzde 25’i, B6 vitamininin yüzde 20’si, B12 vitamininin yüzde 40’ı, demir ihtiyacını yüzde 15’i, çinko ihtiyacının yüzde 35’i, selenyum ihtiyacının yüzde 25’i bulunur. B12 vitaminini sebzelerden almak ise mümkün değildir. Kırmızı et kreatin ve karnitin açısından oldukça zengindir. Kreatin kaslarda enerji depolarını doldurur ve kas gücünü artırır. Karnitin ise yağın enerjiye dönüşmesinde önemlidir. Et tüketmeyenlerde bu maddelerin değeri düşüktür, bu da kas ve beyin fonksiyonlarını olumsuz etkiler.”