Ölüm karşısında hepimiz biçareyiz. Bir yanımız kopuyor. Her ayrılık, gerisinde tarifsiz bir elem bırakıyor. Hatıra yüklü gemiler, limanlardan demir alıyor. Kavuşmak kısmetse yeni bir alemde. Yüreğimizde taşıdığımız iman, ölümü bize âsân kılıyor. Tıpkı Yahya Kemalin meşhur şiirindeki gibi ölüm rind olarak yaşayanlara, güzellikler ülkesidir. Bu dünyada hiçbir hırsın esiri olmamış rind gönüllüler ölüm karşısında hep muhkem bir kaledir.
Gece gündüz demeden hayatını gariplere yardıma adayan, rind meşreb, bir gönül insanı, Uşşak Aşevi Yardım Kültür ve Hizmet Vakfı Mütevelli heyeti üyesi, Mustafa Salıcı bir yıl önce bu dünyadaki yolculuğunu tamamlayarak, ebedi aleme, hakka yürüdü
Mustafa Salıcı kelimenin tam anlamıyla bir ”Vakıf Adam” idi. O’nun kadar hayır sever ve cömert birine zor rastlardınız. Onu anlatacak o kadar güzelliği var ki hangisini anlatsak diğeri eksik kalır.
O gariplerin , fakirlerin babasıydı. Dertleriyle dertlenen , sorunlarıyla ilgilenen biriydi. Meczuplar başta olmak üzere gariplerin sığınağı olan koca bir yüreğin sahibiydi. Ağzından laf değil, her dakika bal damlayan, güzel bir insandı. Hisli bir yüreğin sahibiydi. Her darda kalanın sığındığı koca bir limandı Mustafa ağabey.
Gül caminin yapımında büyük emeği vardı. Bunun yanında “Uşşak aşevi Yardım Kültür ve Hizmet Vakfı” başta olmak üzere , Uşak Gıda Bankacılığı Yardım Dayanışma Derneği, Ulu Cami Dernek Başkanlığı, Sosyal Yardımlaşma Ve Dayanışma Vakfı, okul aile birliği vb. gibi sivil toplum kuruluşlarında önemli görevlerde bulunmuş ,bir çok hayırlı hizmetlere imza atmıştı.
Yalnız Mustafa ağabey için kuruluşundan vefat anına kadar görev yaptığı “Uşşak aşevi” için, ayrı bir sayfa açmak gerekir diye düşünüyorum. Sayın Salıcı aşevine sevdalı bir insandı. Son nefesini verene kadar da canla başla hizmet etti. Hiçbir beklentisi olmamasına rağmen, Pazar günü dahil her gün aşevine gelir, insanları dinler, mutlaka bir çözüm üretir, onları eli boş göndermezdi.
Yaptığı işlerden müthiş keyif alırdı. Hiç bir resmi toplantıları, törenleri kaçırmaz, Aşevini temsil etmek ve tanıtmak için büyük çaba sarf ederdi. Tek başına onlarca öğrenciye burs vererek eğitimlerini tamamlamalarına sebep olduğu gibi, öğrencilerin sevincine ortak oldu.
Mustafa ağabey hiç kızmazdı, darılmazdı. Sabırlı ve muazzam bir enerjiye sahipti. Hastalığı sırasında ne zaman halini, hatırını sormak için arasak, çok şükür iyiyim der, hastalığından hiç şikayet etmez, aşevinin çalışmaların dan, personelin durumuna kadar her şeyi tek, tek sorardı.
Hele son zamanlarda yürümekte zorlanmasına rağmen, mutlaka aşevine gelir, misafirlerle yakından ilgilenir, yemek alan gariplere bir ihtiyacı olup olmadığını sorar, onlarla hem hal olurdu. Aşevinde bulunmaktan manevi haz duyar, kendini burada huzurlu hissettiğini söylerdi.
Mustafa ağabey; “Ben aşevinde ölmek istiyorum” derdi hep. Öylede oldu. Bir gece uykuya dalar gibi, sessizce ruhunu teslim etti.
Mustafa ağbeyin yaptığı hizmetler, iyilikler, hayır ve hasenatlar mağfiretine vesile olsun inşallah.
Ruhu şad , mekanı cennet olsun, Allah rahmet eylesin……