Gündem

Okulların hijyeni krize dönüştü

Eğitim Sen Uşak Şube Başkanı Deniz Ertunç, okullardaki temizlik sorunun krize dönüştüğünü ifade etti. Ertunç, “Hükümet ve MEB, tasarrufun hiçbir şekilde uğramaması gereken eğitim alanında ödenekleri kısma yoluna giderek, okullarda hijyen ihtiyacını hiçe saymaktadır” dedi.

Abone Ol

Eğitim Sen Uşak Şube Başkanı Deniz Ertunç, okullardaki temizlik sorunun krize dönüştüğünü ifade etti. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Deniz Ertunç, “Hükümet, yıllardır uygulanan yanlış politikalar sonucu derinleşen ekonomik krize karşı ve “enflasyonla mücadele” adı altında “Kamuda Tasarruf Paketi”ni uygulamaya soktu. Hükümet ve MEB, tasarrufun hiçbir şekilde uğramaması gereken eğitim alanında ödenekleri kısma yoluna giderek, okullarda hijyen ihtiyacını hiçe saymaktadır. Başta çocuklar ve eğitim emekçileri olmak üzere tüm toplumun sağlığı riske atılmaktadır.  Bu anlayış sonucu Türkiye’nin hemen her noktasındaki okullarda büyümekte olan hijyen sorunu, bugün bir temizlik krizine dönüşmüştür.  Bakanlığın hayata geçirdiği İş Gücü Uyum Programı ile haftanın yalnızca belirli günleri temizlenen okullar, diğer günler kendi haline bırakılmış durumdadır. Bu sebeple, çok vahim bir tablo karşımızda durmaktadır. Okullarda çöpler toplanmamakta, lavabo ve tuvaletler temizlenmemektedir. Bu durum çocuklar arasında hastalıklara daha çabuk yakalanma riskini artırmakta, binlerce çocuğun eğitime erişimini engelleme tehlikesi yaratmaktadır” dedi. 
“Hükümet ve Bakanlık bir halk sağlığı sorununu önümüze koymuşken, “Bütçemiz yok, ödenek ayrılamıyor” denmektedir. Oysa “İtibardan tasarruf olmaz” mantığıyla birçok alandaki harcamalar bu paketin içine dâhil edilmemiştir. İktidarın yaptığı israf, çocukları sağlığından etmekte ve eğitimden geri bırakmakta; emekçi kesimlerin üzerine borç ve yoksulluk olarak dönmektedir” diyen Ertunç, şöyle konuştu:
“Okullarda temizlik sorunu salgın hastalıklar riskini artırırken, eğitim bütçesi AKP projelerine akıtılmaktadır. Deprem bölgesindeki çocuklara 20 aydır temiz içme suyu verilmezken, öğrenciden kesilen ödenekler sermayeye aktarılmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı, deprem bölgesindeki özel okullara öğrenci başına teşvik vereceğini açıklamıştır. Kamuda tasarruf adı altında eğitim ve sağlık hakkı engellenmektedir. Fakat yap-işlet-devret projeleri kapsamında köprülerden karayollarına taahhüt edilen garanti bedelleri adeta bir soyguna dönüşmüştür. Önümüzdeki 3 yıl ödenmesi planlanan bedel 328,7 milyar TL’ye ulaşmıştır. Plansızlığın ve öngörüsüzülüğün faturası çocuklara, eğitim emekçilerine ve vatandaşa kesilmektedir.”
Ertunç, “2025 yılı bütçesi önümüzdeki günlerde TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmeye başlanacak. İktidar tarafından, 5 Eylül 2024 tarihinde açıklanan Orta Vadeli Program’da (OVP) belirlenen kıstaslarda bir bütçe hazırlanacağı ilan edilmiştir. Açıklanan OVP ana hatlarıyla İktidar ve çevresindeki sermaye gruplarının sınıfsal ve politik tercihlerini yansıtmaktadır. Açık bir şekilde sermaye iktidarının sınıfsal bir programıdır. Kamu maliyesinde kemer sıkma anlayışını, bu emekçi düşmanı ve toplum karşıtı programı 2027 yılına kadar genişletmektedir. Bütçe hazırlanırken de emekçi düşmanı ve sermaye yanlısı ekonomik programa sadık kalınacağı ilan edilmiştir. İktidar en başından beri tercihini ayrıcalıklı sınıfların yanında, sermayenin safında yer alarak yapmıştır. Kamusal eğitimden uzaklaşılan her adımda, dar gelirli vatandaş ve çocuklar için sorunlar giderek büyümüştür. Bugün, toplumun ayrıcalıklı kesimleri temizlik ve hijyen sorunlarından etkilenmemektedir. Dolayısıyla varlıklı ve dar gelirli kesimler arasındaki uçurum büyümekte, toplumdaki eşitsizlik hali derinleşmektedir.  Hükümet, önümüze koyduğu bu politikayla başta çocukların eğitim hakkı olmak üzere geniş kesimlerin sağlığını riske atmaktadır. Eğitim Sen olarak okulların her sabah temizlenmesinin, her teneffüs sonrası koridorların paspaslanmasının, lavabo ve tuvaletlerin temizlenmesinin bir ihtiyaç olduğunu ifade ediyoruz. Okulların temizlenmesi için yeterli sayıda personel istihdam edilmesi için yeterli kaynakların olduğu gün gibi ortadadır. Ayrıca bütçenin, hükümetin tercihleri doğrultusunda ayrıldığı gerçeği de önümüzde durmaktadır. Eğitimden tasarruf gelecekten tasarruf demektir. Dolayısıyla, hükümetin ve Bakanlığın bugün bizi karşı karşıya getirdiği durum tam anlamıyla bir geleceksizlik hali teşkil etmektedir” dedi.