Platform olarak birinci önceliklerinin Murat Dağı’nda bir altın madeni açtırmamak olduğunu vurgulayan Akcura bu hedefin gerçekleşmesi için şimdi Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına destek verdiklerini belirtti.
Konunun siyaset üstü bir konu olduğuna dikkat çeken Akcura; “Biz bu davada ‘Bakanlık lehine’ değil; ‘Suyumuz toprağımız, gıdaya ulaşım hakkımız ve hayatımız için’, altın madeni şirketine karşı “Murat Dağı lehine” müdahil oluyoruz.” Şeklinde konuştu.
MURAT DAĞI’NDA NELER YAŞANDI?
Murat Dağı’nda açılmaya çalışılan altın madenine karşı hukuku mücadelenin 2019 yılında başladığını
hatırlatan Akcura bu güne gelinceye kadar yaşananları şu şekilde özetledi: “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı 2019’da Anadolu Export’un ÇED dosyasını “olumlu” bularak kabul etti.
-Bizler de İzmir ve Eskişehir büyükşehir; Uşak, Kütahya, Gediz belediyeleri, köyler, beldeler, meslek odaları, dernekler ve şahıslar olarak Bakanlık’a karşı 60 “ÇED iptal davası” açtık. Yani Murat Dağı için “davacı” ve “taraf” olduk. Davayı kazandık ve ÇED dosyasını iptal ettirdik.
-Sonra maden şirketi 2022’de Bakanlık’a revize ÇED ile yeniden başvurdu. Biz de ÇED dosyasının görüşüleceği İnceleme Değerlendirme Komisyonu (İDK)’nun 18 Kasım 2022 tarihli ilk toplantısına; köy muhtarları, belde belediye başkanı, ziraat odası ve sulama kooperatifi başkanı da dahil olmak üzere 25 kişi katılıp “o maden açılmayacak” kararlılığımızı gösterdik. İşte bu ÇED dosyasını Bakanlık 2023 yılında askıya çıkardı. Bunun üzerine yaklaşık 10 bin itiraz dilekçesini Çevre Şehircilik il müdürlükleri üzerinden Bakanlık’a gönderdik. Ve Bakanlık 19 Ekim 2023’te, ÇED dosyasına “olumsuz” diyerek Anadolu Export’un altın madeni açma başvurusunu reddettiğini açıkladı. 2023 yılında Bakanlık’ın reddettiği tek ÇED dosyası vardı: O da Murat Dağı’ndaki altın madeni girişimiydi.
- Gelelim bugüne:
İşte Bakanlık’ın “olumsuz” deyip reddettiği ÇED için, Anadolu Export, Bakanlık’a karşı dava açmış.
Daha açık şekilde yazarsak: Altın madeni şirketi, “#MuratDağı’nda maden açmamı nasıl engellersin, ÇED dosyamı kabul edeceksin” davası açmış Bakanlık’a karşı. Türkiye’de bir ilk, bu dava.
Yaşam savunucuları olan bizler Murat Dağı’nda altın madenine karşı mücadeleye “su, toprak, hayat” mücadelesi olarak bakıyoruz. Amacımız hem altın madenini açtırmamak hem de mevcut maden ruhsatlarını iptal ettirerek yaşam alanlarımızı korumak. Durum böyleyken bu davayı gördüğümüzde; “maden şirketi ile Bakanlık arasında mesele bizi ilgilendirmez, aranızda halledin” diyemezdik.
Murat Dağı için geçmişte nasıl “davacı ve taraf” olduysak, bu kez de “müdahil ve taraf” olma kararı aldık. Şu ana kadar sadece Uşak’tan 39 müdahil dilekçesi verdik. 2019’da davacı olan Eskişehir ve İzmir büyükşehir belediyeleri ile Uşak, Kütahya, Gediz ve Banaz belediyeleri; bu kez de müdahil dilekçelerini verdi. Biz bu davada “Bakanlık lehine” değil; “suyumuz toprağımız, gıdaya ulaşım hakkımız ve hayatımız için”, altın madeni şirketine karşı “Murat Dağı lehine” müdahil oluyoruz.
“MURAT DAĞI KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR”
Murat Dağı’nda altın madeni açmak isteyenlere hangi yolu denerlerse denesinler izin vermeyeceklerini bir kez daha vurgulayan Öz Akcura; “Ülkemizde 20 altın madeni var. 2050’ye kadar bu sayının 50’ye çıkma olasılığı var. Su kaynaklarımız, tarım alanlarımız ve ormanlarımız vahşi madenciliğe kurban verilirken bizim, ahkâm kesme lüksümüz yok.
Bakanlık, şirkete karşı bu davayı kaybedebilir. ÇED dosyasını kabul edebilir; her şey mümkün.
Olsun, o zaman da Bakanlık’a karşı yeniden dava açarız ve yine kazanırız. Çünkü ‘hayatta kalma mücadelesi’ veriyoruz. Bizler müdahil olarak maden şirketine ve Bakanlık’a şunu gösteriyoruz:
Karşımızda kim olursa olsun Murat Dağı kırmızı çizgimiz.” İfadelerini kullandı.
HABER : BAYRAM ALİ KELEŞ / ZÜLAL KARADEDELİ