İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden 1994'te mezun olan Kiraz, 1995'te hakim adayı olarak Mersin'de göreve başladı. Sırasıyla Erzincan, Çayır, Karaman, Kazım Karabekir, Iğdır ve Osmaniye'de savcılık yapan Kiraz, İstanbul'da Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Savcılığında da 4 yıl çalıştı. Kiraz, 2010'da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Bürosu'nda görevlendirildi.

Savcı Kiraz, Gezi Parkı odaklı olaylarda yaralanan ve tedavi gördüğü hastanede 269 gün sonra 11 Mart 2014'te hayatını kaybeden Berkin Elvan'ın ölümüne ilişkin soruşturma dosyasını 5'inci savcı olarak devraldı.

Soruşturmayı yürüttüğü sürece yoğun çaba gösteren Kiraz, Adli Tıp Kurumu ve Ulusal Kriminal Büro raporları aldırarak dosyada ilerleme kaydetti.

Kiraz, soruşturmayı sürdürdüğü 31 Mart 2015'te DHKP/C'li teröristler Şafak Yayla ve Bahtiyar Doğruyol tarafından makam odasında rehin alındı.

Rehin alınma haberinin duyulması üzerine adliyede görevli polisler ve güvenlik personeli Kiraz'ın makam odasına yöneldiği sırada içeriden ateş açıldı.

Teröristlerin kimliğinin belirlenmesi için incelenen güvenlik kamerası görüntülerinde terörist Şafak Yayla'nın elinde bir çanta ve avukat cüppesiyle adliyenin C kapısındaki avukat girişinden, çantasını kontrol ettirmeyip sahte ve çipsiz bir avukat kimliği göstererek içeri girdiği tespit edildi.

Diğer terörist Bahtiyar Doğruyol'un ise vatandaş girişinden tüm aramaları yapılarak geçişini sağladığı belirlenirken, teröristlerin savcı Kiraz'ın makam odasının bulunduğu 6. kattaki odasına girişleri kamera kayıtlarında tespit edildi.

Emniyetin ilgili birimlerinin konuşlandığı adliyede, Kiraz'ın ailesi, sevenleri, çalışma arkadaşları ve gelişmeleri anbean takip eden kamuoyunun uzun süren gergin bekleyişi, duyulan silah sesleriyle yerini endişeye bıraktı.

Operasyon timleri, saatler süren müzakere sürecinin ardından odadan silah sesleri gelmesi üzerine harekete geçti.

Vurulan savcı Kiraz ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılırken, iki terörist güvenlik güçlerince etkisiz hale getirilirdi. 46 yaşındaki savcı Kiraz, hastanede yapılan müdahaleye rağmen hayatını kaybetti.

Soruşturma süreci

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmada, rehin alma sırasında teröristlerin, Yunanistan ile yaptıkları telefon görüşmesinde savcının öldürülmesi talimatını aldıkları belirlendi. 30 Mart 2016'da DHKP/C yöneticisi 9 şüpheli hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarıldı.

Yürütülen çalışmalarda, eylemi gerçekleştiren teröristlere silah temin eden ve onları evinde barındırdığı iddia edilen 2 şüpheli gözaltına alınırken, teröristlere saldırıda kullanılan silahı temin ettiği iddiasıyla aranan eski avukat Murat Canım da 27 Mart 2018'de yakalandı.

Soruşturma kapsamında 4'ü tutuklu, biri tutuksuz ve 9'u firari 14 kişi hakkında iddianame hazırlandı. İddianamede, savcı Kiraz'ın şehit edilmesi eyleminin, örgütün merkez ve genel komiteleri içinde aktif faaliyet yürüten sanıkların bilgisi, kabulü ve talimatı olmaksızın işlenmesinin mümkün olmadığı belirtildi.

Teröristler Şafak Yayla ve Bahtiyar Doğruyol tarafından saldırının, örgütün faaliyeti çerçevesinde önceden planlanıp tasarlanarak işlendiği kaydedilen iddianamede, sanık Murat Canım'ın olay öncesi silahı temin ederek olayın asli faillerinden Şafak Yayla'nın kuryesi Mustafa Koçak'a verdiği aktarıldı.

İddianamede 9 firari sanığın, "anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs" ve "kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle tasarlayarak kasten öldürme" suçlarından ikişer kez, sanıklar Mustafa Koçak ve Murat Canım'ın ise "anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması istendi. İddianamede diğer sanıkların da "örgüte yardım etmek" suçundan 15'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.

Dava süreci

İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesince ilk duruşması 22 Kasım 2018'de yapılan davada mahkeme heyeti, firari 9 sanık hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı ve kırmızı bülten çıkarılmasına hükmetti.

Mahkeme, savcı Kiraz'ın şehit edilmesiyle ilgili davayı 11 Temmuz 2019'da karara bağladı.

Tutuklu sanıklar Mustafa Koçak ve Murat Canım'ı, "Anayasa'yı ihlal" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandıran heyet, bu sanıkları ayrıca Kiraz'ın şehit edilmesiyle ilgili, "kasten öldürmeye yardım" suçundan 27 yıl, "kamu görevlisini silahla hürriyetinden yoksun kılma" suçundan 12 yıl, "Ateşli Silahlar Kanunu'na muhalefet" suçundan da 3 yıl ve 2 bin 700 lira da adli para cezası olmak üzere toplam 42'şer yıl hapis cezasına çarptırdı.

"Silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme" suçundan tutuklu sanıklardan Cengiz Özel'i 11 yıl 3 ay ve Mithat Öztürk'ü de 10 yıl hapis cezasına çarptıran mahkeme, sanık Deniz Özel'i ise "silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme" suçundan 6 yıl hapise mahkum etti.

Haklarında kırmızı bültenle yakalanma emri çıkarılan firari sanıklar Faruk Ereren, Hüseyin Fevzi Tekin, Mesut Demirel, Musa Aşoğlu, Nuri Eryüksel, Seher Demir, Şadi Naci Özpolat, Şerefettin Gül ve Zerrin Sarı'nın ise dosyaları ayrıldı.

İstinaf ve Yargıtay kararları

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesince 22 Kasım 2019'da yapılan incelemede, yerel mahkemenin kararı yerinde bulundu.

Süreç devam ederken sanıklardan Mustafa Koçak, 24 Nisan 2020'de, cezaevinde açlık grevindeyken öldü.

Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 3 Temmuz 2020'de 4 sanığa verilen hapis cezalarını onarken, sanık Koçak hakkındaki hükmü, vefatı nedeniyle bozdu. Yerel mahkemede görülen dava, 17 Temmuz 2020'de Koçak'ın ölmesi nedeniyle düştü.

Kiraz'ın odası başka bir savcıya verilmedi

Saldırının ardından İstanbul Adliyesi'ne, "Şehit Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz Yerleşkesi İstanbul Adalet Sarayı" adı verildi.

Kiraz'ın 31 Mart 2015'teki kanlı terör saldırısının izlerini taşıyan makam odası da kapsamlı bir tadilatla onarıldı. Bir başka savcıya verilmeyen odaya Kiraz'ın fotoğrafı ve kişisel eşyaları konulurken, masasındaki takvim 31 Mart 2015'te sabitlendi.

Savcı Kiraz'ın şehit edildiği 31 Mart tarihinde, her yıl son görev yaptığı İstanbul Adliyesi'nde anma töreni düzenleniyor. Programda, Kiraz'ın yılda bir kez ziyarete açılan odasında Kur'an-ı Kerim okunup, çelenk bırakılıyor.

Saldırıdan sonra adliyedeki güvenlik önlemleri artırıldı

Saldırının ardından adliye binasına girişlerde de yeni önlemler alındı. Avukatların turnike sistemine kartlarını okutarak ya da çipsiz kartlarını güvenlik görevlilerine göstererek adliyeye girdikleri bölümde değişikliğe gidildi. Avukatlara, X-Ray cihazından geçme ve çantalarını bu cihaza koyma zorunluluğu getirildi.

Bu durum, bazı avukatların günlerce süren protestolarına sebep oldu.

Öte yandan adliyede savcıların görev yaptığı katların çoğunda, daha önce yalnızca terör bürosunda bulunan güvenlik kontrol noktaları oluşturuldu, binanın içinde ve çevresinde güvenlik önlemleri artırıldı.

Adliye 9 yıl sonra yine DHKP/C'nin hedefi oldu

Terör örgütü DHKP/C tarafından bu saldırıdan 9 yıl sonra yine adliyeye yönelik bir saldırı girişimi gerçekleştirildi. İstanbul Adalet Sarayı'nın önündeki polis kontrol noktasına 6 Şubat 2024'te silahlı saldırı düzenleyen teröristler Pınar Birkoç ve Emrah Yayla etkisiz hale getirildi.

Saldırı sırasında yoldan geçen sivil vatandaş Dilfiraz Karataş hayatını kaybederken, 3'ü polis 6 kişi yaralandı.

Saldırganlardan birinin soyadının, savcı Kiraz'ı rehin alan teröristlerden Şafak Yayla ile aynı olması akrabalık bağı şüphesi oluştururken, yapılan araştırmada böyle bir tespite rastlanmadı.

Üzerlerinde çok sayıda plastik kelepçe, sahte bomba düzeneği, mermi, yedek şarjör, falçata ve biber gazı bulunan teröristlerin DHKP/C'ye mensup olduğu anlaşıldı.

Soruşturmada, yanlarındaki malzemelerle birlikte örgüt yöneticileri tarafından verilen talimat doğrultusunda adliye binasına girmeye çalışan şüphelilerin, bir duruşma nedeniyle içeride olan diğer şüphelilerin de yardımıyla kamu görevlilerini rehin almayı amaçladığı belirlendi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca saldırıya ilişkin yürütülen soruşturma sonucunda, Sabancı suikastının faillerinden firari Fehriye Erdal, Zerrin Sarı, Seher Demir ve Musa Aşoğlu hakkında yakalama kararı çıkarıldı.

Bu kişilerin de aralarında bulunduğu 19 sanık hakkında açılan dava, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nde her bir sanık için ayrı ayrı sürüyor.

Kaynak: AA