Değerli okurlar! Şeker, gerek temel bir gıda maddesi olması, gerekse birçok ürünün imalatında, temel bir girdi olması sebebiyle, yıllar itibariyle hızlı bir tüketim artışı göstermektedir. Dünya şeker tüketimi, son on yıldır, yıllık ortalama yüzde 2,4’lük bir artış gösterirken, son birkaç yılda bu oran ortalama, yüzde 2,9’a kadar da yükseldiğini biliyor muyuz?

Dünyada, pancardan şeker üretimi teşvik edilirken, ülkemizde ise mevcut şeker fabrikaları özelleştiriliyor, Üstelik bir de pancar ekimine kota uygulanıyor. Bir taraftan da Türkiye, Rusya’dan tarihinde ilk kez, şeker ithal etti. Her ne kadar yapılan ithalat miktar bazında (1400 ton) çok düşük bir rakam olsa da pancar ülkesi olan, Türkiye’nin, Rusya’dan, şeker ithal etmesi, sektörde büyük bir kaygıyla karşılandı.

Türkiye, şeker ithalatı yaptığı ülkelerin arasına, ilk kez Rusya da girmiş oldu. Ayrıca Türkiye, 2018 yılında, Fas, Cezayir, Brezilya ve Hindistan’dan dünya şeker borsası fiyatından, 100 bin tonun üzerinde şeker ithal etmişti. Şu bir gerçek ki, şeker pancarı, tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de en fazla katma değer ve istihdam yaratan üründür. Şeker fabrikaları, sadece birer fabrika değil, yüz binlerce insanın da ekmek kapısı durumundadır

Rusya’nın, kendi çiftçisine, ülkenin ihtiyacının üstünde pancar ürettirerek, elde edilen fazla şekeri de zararına yurt dışına ihraç etmesi, şeker pancarının, ülke tarımı için, ne kadar stratejik bir öneme sahip olduğunu da göstermiyor mu?

Şeker üretiminin, en fazla yapıldığı ülkelerden biri de ABD’dir. Bu ülkede şeker üretimi, şahısların eline bırakılmayacak kadar, stratejik öneme sahiptir. Üretim ise halen hammadde üreticileri, tarafından yapılmaktadır. AB, şeker reformu, gündeme geldiğinden, bu yan, diğer şeker üreticisi ülkeler sürekli olarak şeker üretimlerini arttırmaktadır

Dünyada İran, Brezilya,  Küba, Hindistan, Çin, Endonezya, Filipinler, Meksika, Tayland, Mozambik, Mısır, Kenya, Sudan, , ABD ve Rusya gibi ülkeler, pancar ve şeker kamışı üretim alanları ile şeker üretim miktarlarını artırıyorlar. Bu süreci kendi lehlerine çevirmeye çalışırlarken, Türkiye’nin, Şeker Fabrikalarını, satması ve pancar üretimine, kota uygulaması,  dikkat çekici olduğu kadar, bir hayli de düşündürücü değil midir?

Şeker fabrikalarının, tümüyle satılması ile ekonomik ve sosyal bir çok değer de satılmış olacak, daha doğrusu kaybedilmiş olacaktır. Faaliyet gösterdiği kentin lokomotifi konumundaki,  bu fabrikaların satışından,  pancar ekicisi, çalışan işçi, yöre halkı, esnaf, hayvancılık yapanlar, taşımacılık işiyle uğraşanlar, doğrudan etkilenecektir.

Türkiye’de, şeker pancarı üretilen tarım alanları ve alınan ürün miktarı, 20 sene önceye göre hayli geriledi. TÜİK verilerine göre, 1998’de 500 bin hektarda 22,3 milyon ton şeker pancarı üretilirken, 2018’de 310 bin hektarlık bir alanda 18,5 milyon ton üretim yapıldı. 20 senede hem üretim alanları, hem de üretim düştü. Ülkemizde, Şeker fabrikaları “zarar ediyor” gerekçesiyle özelleştirilerek elden çıkarılırken, pancar üretimi de dünya şeker piyasasıyla, rekabet edilemediği gerekçesiyle kotayla da sınırlandırılıyor.

Şeker pancarının yan ürünü olan pancar posası, pancar baş ve yaprağı ile işlenmesi sonrası elde edilen melas hayvan besleme açısından büyük önem taşımaktadır. Şeker pancarının fabrikada işlenmesi sonucu elde edilen melas, maya sanayisinin ana hammaddesidir. Ayrıca şeker fabrikalarda elde edilen alkol de diğer önemli bir yan üründür.

Şeker pancarı; sağladığı yüksek katma değerle, gayri safi milli hâsılayı zenginleştirir. Kırsal kesimin sosyo-ekonomik durumunu iyileştirir. yan ürünleri, hayvan yemi olarak kullanılır., çiftçiyi toprağa bağlayarak, kırdan kente göçü azaltır. İstihdam sağlar. Sürdürülebilir, şeker pancarı tarımı ve endüstrisi için, maliyetleri düşülerek, şeker veriminin arttırılması yönündeki çabalar artırılmalı, üretici ile şeker pancarı endüstrisi arasında, karşılıklı iş birliğinin sağlanmalı ve Ar-Ge çalışmaları,  arttırılmalıdır.

Ayrıca ülkemizin şeker politikası, kendi kendine yeterliği sağlama ve global pazarlar da bir üretici olma amacı taşımalıdır. AB, kota seviyelerine uygun olarak yeniden düzenlenmeli, NBŞ kotalarının, takibi etkin olarak yapılmalı, Şeker pancarı tarımı, da desteklenmeli, özelleştirme süreçlerinin, şeker pancarı tarımına yapacağı olumsuz etki, göz önünde tutulmalıdır. Şeker fabrikalarının bulunduğu kentlerin halkları, özellikle de çiftçisi, Şeker Fabrikalarının yanı sıra, Makine Fabrikalarına da sahip çıkmalıdır. Çünkü her bu fabrikalarda, yıllardır ülke ve kentimiz ekonomisine, en önemlisi de yetişmiş insan gücüne, istihdama ve sosyal yaşamına, ciddi katkıda bulunuyor.

En önemlisi de Şeker şirketinin, Şeker ve Makine Fabrikaları, bugün şeker sanayinde ciddi bilgi ve teknolojiye sahip olup kurum, Şeker farikası yapacak güce erişmiştir. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi, ile elde edilen bilgi ve teknoloji de  kaybedilmiş olacaktır. Ayrıca Şeker Kurumu kapatılarak, bütün yetkiler, niçin tarım Bakanlığına değil de Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde kurulan, Şeker Dairesi Başkanlığına devredilmesi hiç de hayra alamet olabilir mi? Sözün özü: ülkemiz “şeker politakasının” yeniden gözden geçirilmesi de gerekmez mi? Hoşca kalın dostça ve sevgiyle kalın!

AHMET MIDIK

Editör: TE Bilişim