UŞAK'TA BUGÜN VEFAT EDENLERİ GÖRMEK İÇİN TIKLAYIN

İlacın hayvanı, insanı olmadığının altını çizen Uğur, veteriner hekimlerin kullandıkları ilaçların hayvanlarda kalıntı yapma ihtimali olduğunu bu durumun ilave bir risk doğurduğunu ifade etti. Buna rağmen veteriner sektöründe spot ilaç diye çok saçma sapan bir sektör şekillendiğini anlatan Uğur: “Uzun yılladır Türkiye’nin her tarafından vardı son 4-5 yıldır bu “kanser hücresi” bizim ilimizi de bulaştı.  Bunun üreticiye bir faydası yok. Üretici ucuz olduğunu düşündüğün için ihtiyacı olandan fazla alıyor, bir hayvan hasta olduğunda raflarında bir sürü ilaç var bu ilaçları kontrolsüz ve hekim denetimi olmadan hayvanına uyguluyor. Bu ilaçların büyük bir kısmında kalıntı söz konusu. Bu kalıntı süreleri ilaçların resmi reçete ile alınmadığı  yada artan ilaç olduğu için belirlenemiyor.” Dedi.
“BİR KUTU İLAÇ BİNLERCE İNSANA BULAŞABİLİR”
Uğur işin büyüklüğünü verdiği şu örnekle anlattı: “ Kesim sonrası 400 kilogram karkas ağırlığı çıkacak bir besi hayvanına kalıntı yapacak bir ilaç uygulandıysa ve bu reçete kontrol dışı ise bunun mezbahada da kontrolü mümkün olmuyor. Şimdi ufak bir hesap yapalım 400 kilogram karkası olan bir hayvan mezbahadan çıkıp kasap reyonuna gittikten sonra ortalama porsiyonların 200 gr olduğu hesaplarsak bir karkas 2 bin insanın kalıntılı gıdayı tüketmesine sebep olur.”
“SPOT İLAÇ UCUBE BİR SİSTEM”
İsmet İnönü’nün “Hekimlik insan içinse veteriner hekimlik insanlık içindir” sözünü hatırlatan  ve bu sözü her zaman kullandıklarını vurgulayan Uğur; “Sağlıklı gıdanın oluşmasını sağlayarak aslında insanlığı tedavi etmeye çalışıyoruz. Ama bu spot denilen ucube sistem.” Şeklinde konuştu. 
Son olarak Aralık ayında Ankara’da gerçekleştirilen Türk Veterinerler Birliği  4’ncü çalıştayında bu konuyu Tıbbi Ürünler Komisyonu Raporunu da yerleştirdiklerini söyleyen Uğur: “Biz Bakanlığın ilaç firmalarının ilaç fiyatlarını tespit ederken net şekilde, müdahil olabilir değil, müdahil olması gerekir diye savunuyoruz.” İfadelerini kullandı. 
Uğur Bakanlığın ilaç fiyatlarına neden müdahale etmesi gerektiğini yaşadığı bir olayı anlatarak örneklendirdi: “250 ml bir ürünün etiket fiyatı 889 lira dediler size maliyeti de 500 lira dediler, aradan 35 gün geçti yine aynı firma geldi ve bu ürüne yüzde 50 zam aldık dedi bu ürün ne kadar oldu dediğimde 1300 lira oldu dediler. Prezantasyona gelen arkadaşıma sordum 35 gün içerisinde ne değişti, döviz yüzde 50 arttı mı, hammadde fiyatlarınız yüzde 500’mü arttı, saha hizmeti masraflarınız yüzde 300’mü arttı? Ne oldu da bu ürünün etiket fiyatı 35 gün içerisinde 900 liradan 1300 liraya çıktı? Dedim hala cevap alamadım”
HABER  /HALİL ASLAN

Editör: Mevre Kaya