Konuyla ilgili bir açıklama yapan Bilal Kara, şöyle konuştu: “Memur ve hizmetlilerin özlük hakları iyileştirilmelidir. Genel idare hizmetleri sınıfı, teknik hizmetler sınıfı, yardımcı hizmetler sınıfı çalışanları ile diğer hizmet sınıflarında çalışanlar eğitim ve öğretim hizmetinin aksamadan en etkin şekilde yürütülmesi için emek sarf etmektedir. Eğitim ve öğretim sınıfı çalışanlarına tanınan haklar kendilerine de tanınmalıdır. Bu çerçevede, bütün personelin birinci dereceye kadar yükselebilmelerine imkân sağlanmalı; birinci derecedeki bütün personele 3600 ek gösterge verilmeli; hazırlık ödeneği, öğretmenlerle birlikte eğitim ve öğretim hizmetlerinin yürütülmesinde emek sarf eden Millî Eğitim Bakanlığı’nın merkez ve taşra teşkilatı kadrolarında görevli tüm hizmet sınıflarındaki eğitim çalışanlarına da ödenmelidir.”

YARDIMCI HİZMETLER SINIFI UYGULAMASINA SON VERİLMELİ

“Genel idare hizmetleri sınıfı, teknik hizmetler sınıfı, yardımcı hizmetler sınıfı ve diğer hizmet sınıflarında yer alan eğitim çalışanlarının liyakat ve kariyer ilkeleri çerçevesinde mesleki ilerlemelerini sağlayan en önemli araçlardan biri olan görevde yükselme ve ünvan değişikliği sınavları konusunda somut adım atılmalı, sınav ve atama takvimi, Bakanlık çalışma takvimine alınarak belirsizlik giderilmelidir” diyen Kara, şöyle devam etti:

“657 sayılı Kanun’un yürürlüğe konulduğu tarihten bu yana geçen zaman zarfında kamu idaresinde gerçekleşen gelişim ve dönüşüm karşısında hiçbir fiilî gerekçesi ve olgusal gerçekliği kalmayan yardımcı hizmetler sınıfı uygulamasına son verilmeli; bu sınıfta yer alan çalışanlar genel idare hizmetleri sınıfına geçirilmelidir.  Eğitim yönetiminde temel sorun, yönetici seçme ve atamada belirsiz ve kestirilemez politikaların izlenmesi, uzun vadeli bir perspektifin oluşturulamaması, neticede kalıcı bir modelin inşa edilememesidir. Bir eğitim kurumuna öğretmen olarak atanabilme yeterliliğine sahip olmak o kuruma yönetici olarak atanabilmenin birinci şartı olmalı, eğitim kurumu yöneticiliği ikincil görev kapsamından çıkarılmalı, bu önemli vazife görevlendirme ile değil kadrolu olarak yürütülmelidir. Eğitim yöneticiliğinin meslekleşmesi, mesleki yeterliliklerin belirlenmesi, meslek öncesi ve meslek içinde yetiştirme ile liyakat, uzmanlık, bilgi, beceri ve tutum ekseninde yapılacak seçme ve atama, eğitim yönetiminin somut adımlar atılması beklenen temel parametreleridir. Eğitim kurumu yöneticiliğine atama/görevlendirmenin yazılı sınav puanı ile nesnel kıstaslara dayalı mesleki çaba ve başarı ölçümü üzerinden gerçekleştirileceği bir sisteme ihtiyaç bulunmaktadır. Öğretmenlik Meslek Kanunu taslağında düşünülen eğitim kurumlarına yönetici görevlendirmede sınav, eğitim ve tekrar sınav şeklinde planlanan görevlendirme sürecinin, mesleki bilgi birikimi ve tecrübeyi hiçe sayan sınav odaklı bir yönetici seçme usulünün işlevsel olmayacağı, yetkinliğini ve kurumunu geliştirmek için çabalayan yöneticiler yerine sınava hazırlanan yönetici ve yönetici adayları üreteceği unutulmamalıdır.”
 
ŞUBE MÜDÜRLERİ VE ŞEFLERİN DE SORUNLARI VAR
Kara, sözlerini şöyle tamamladı: “Şube müdürü ve şefler başta olmak üzere, yönetim hizmetleri kadro grubuna, görev, yetki ve sorumluluklarının genişliğiyle uyumlu olmayan, yetersiz özlük hakları verilmiştir. Şube müdürleri ve şeflerin özlük hakları, sorumlulukları ekseninde iyileştirilmeli, rotasyondan kaynaklanan sorunlar çözülmelidir.”

HABER MERKEZİ

Editör: Zülal Karadedeli