Uşak Eğitim İş Sendikası’na 16 yeni üye katıldı. Uşak Merkez’de görev yapan Selim Sevim, Bilal Zübeyir, Gürsel Sakar, Zübeyde Zübeyir, Bora Kandemir, Tufan Çelik, Olcay Derci, Ahmet Evci, Seyhan Akçiçek, Aleattin Kaya, Hicran Atak, Zehra Yaylagül, Kadir Metin, Feyza Güler ve Mahir Çümen ve Sivaslı ilçesinden de Pınar Başar Canay olmak üzere 16 yeni üye, Eğitim İş Uşak Şubesi’ne kayıt oldu.
Konuyla ilgili bir açıklama yapan Eğitim İş Uşak Şube Başkanı Ercan Uzun şu şekilde konuştu; “Eğitim İş olarak her geçen gün büyüyoruz ve hemen her hafta bu şekilde üyelerimizi bünyemize katıyoruz. Yeni üyelerimize yuvaya hoş geldiniz diyoruz. Okul temsilcilerimiz Umut Arabacı ve Fatih Yeleğen ile Sivaslı temsilcimiz Nurettin Candan’a gösterdikleri özveriden dolayı teşekkür ederim. Uşak’ta yapılanmamız sürecek ve yakın bir zamanda kentte en fazla üyesi olan sendika olacağız. Bizler Atatürk’ün çizdiği yolda yürüyen ve ilkeleri olan bir sendikayız. İlkesel hareket ettiğimiz için asla ve asla aklın ve bilimin dışına çıkmayız ve yarınımız olan çocuklarımıza da en faydalı eğitimi veririz”
Öte yandan Ercan Uzun, öğretmen okullarını 175’ini kuruluş yıldönümü için bir mesaj vererek ;“Bugün biz eğitimcilerin bu topraklardaki varlığı için çok önemli bir günün, Öğretmen Okullarının Kuruluşunun 175. Yıldönümü. İlk kez bugünkü anlamda çağdaş öğretmen yetiştirmek için 16 Mart 1848'de "Darülmuallimin" adında öğretmen okulu açılmıştır. Bu tarih, öğretmen okullarının ilk kuruluş tarihi olarak kabul edilmekte ve bugüne kadar her yılın 16 Mart tarihi öğretmen okullarının kuruluş yıldönümü olarak kutlanmaktadır.
Cumhuriyetin kuruluş döneminde de eğitime ve öğretmen yetiştirme konularına ayrıca önem verilmiş, TBMM'nin açılışından bir ay sonra, Milli Eğitim Bakanlığı kurulmuştur. Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Atatürk “Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” derken yurttaşların eğitiminde en önemli görevi öğretmenlere yüklemiştir.
Köy Enstitüleri
Daha sonra 1940 yılında Türkiye’de nitelikli öğretmen yetiştirme alanında devrim niteliği taşıdığını savunarak Köy Enstitülerinin kurulduğuna dikkat çeken Uzun; “Köy Enstitüleri, neredeyse tüm Anadolu'nun okulsuz ve öğretmensiz olduğu gerçeği göz önüne alınarak ilkokul mezunu zeki köy çocuklarının bu okullarda yetiştirildikten sonra yeniden köylere giderek öğretmen olarak çalışmaları düşüncesiyle kurulmuştur” dedi.
Uzun konu için; “1973 yılında çıkarılan Milli Eğitim Temel Kanunu gereği, öğretmenlerin yükseköğretimde yetiştirilmeleri adına lise dengi ilk öğretmen okulları 1974 yılında kapatılıp iki yıllık eğitim enstitülerine dönüştürülmüştür. 1982 yılında yürürlüğe giren 41 Sayılı Kanun Hükmündeki Kararname ile iki yıllık eğitim enstitüleri eğitim yüksek okuluna dönüştürülerek eğitim fakültelerine bağlanmıştır. 1989 yılından itibaren eğitim yüksek okullarının süresi dört yıla çıkarılmış ve bazıları eğitim fakülteleriyle birleştirilerek bu kurumlar "Sınıf Öğretmenliği Bölümüne" dönüştürülmüştür” şeklinde konuştu.
Bir ülkenin geleceğinin mimarının, öğretmenler olduğunu belirten Uzun; “ Bir ülkenin kalkınmasında, nitelikli insan gücünün yetiştirilmesinde, toplumdaki huzur ve sosyal barışın sağlanmasında, bireylerin sosyalleşmesi ve toplumsal hayata hazırlanmasında, toplumun kültür ve değerlerinin genç kuşaklara aktarılmasında öğretmenlerin rolü büyüktür. Yeni nesillerin niteliği de hiç kuşkusuz onu yetiştiren öğretmenlerin niteliği ile özdeş olacaktır. 175 yıllık öğretmen yetiştirme tarihimiz ve Cumhuriyet tarihimiz boyunca Köy Enstitüleri’nden başlayarak öğretmen yetiştirme konusunda önemli adımlar atılmasına karşın günümüzde hem öğretmen yetiştirme sisteminde, hem de yetiştirilen öğretmenlerin istihdamında ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır.” dedi.
Fakültelerde Öğrenci Çok Öğretmen Az
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun 43. Maddesinde; “Öğretmenlik mesleği, devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleği” olarak tanımlandığına dikkat çeken Uzun; “Ancak eğitim planlamalarındaki yanlışlıklar ve aksaklıklar ile eğitime yapılan gelişigüzel müdahaleler nedeniyle ortaya çıkan öğretmen ihtiyacını kapatmak için, öğretmen niteliğini taşımayan kişilerin bu göreve atanması önemli bir sorun olarak önümüzde durmaktadır. Yıllardır izlenen yanlış politikalar yüzünden her meslekten kişiler öğretmenliğe atanmış, Türkiye’de öğretmenlik kolay elde edilebilen, herkesin yapabileceği bir meslek konumuna getirilmiştir. Bu uygulamalar kuşkusuz, öğretmenlik mesleğinin statü ve saygınlığını azaltmıştır.” ifadelerini kaydetti.
Uzun, Eğitim fakültelerine yeterli öğretim üyesinin sağlanamaması, fakültelere ihtiyaçtan fazla öğrenci alınması, öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısının en çok eğitim fakültelerinde olması, öğretmen yetiştirme projesinin başarılı bir şekilde yürütülebilmesinin önündeki en büyük engeli oluşturduğuna vurgu yaparak ;” Bugün yapılacak iş, Köy Enstitüleri’nin felsefesi ile çağdaş özerk üniversitenin olanaklarını buluşturmak, üniversitede iyi öğretmen yetiştirme modelleri yaratmaktır. Bunun için ilk adım, üç büyük ilde birer “Eğitim Üniversitesi” kurmaktır. Bu üniversiteler, yakınlarındaki eğitim fakültelerini burada toplayarak yeni birimler oluşturmalıdır. “ şeklide konuştu.
Teknoloji ve ekonomi üniversitelerinin, enstitülerinin kurulabildiği Türkiye’de, çok değişik branşlarda öğretmen yetiştiren bölüm ve dallardan oluşan “Eğitim Üniversitesi” de kurulabileceğini savunan Uzun;” Öğretmen yetiştirme sisteminde yaşanan bu sıkıntıların yanı sıra bugün yetişmiş öğretmenlerin başta atanmama olmak üzere onlarca kronik sorunu bulunmaktadır. Yıllarca öğretmen olmak için okuyan, bu alanda eğitim alan meslektaşlarımızın onca öğretmen açığına rağmen atanmaması ve son olarak kadrolu öğretmen alımının durdurularak sözleşmeli öğretmen sisteminin getirilmesi bugün eğitim sisteminin en önemli sorunlarından birisidir” diye konuştu.