Uşak’ın bir değerini daha kaybettiğini belirten Mehmet Keyvanoğlu, 1943 doğumlu olan Şevket Çiloğlu’nun vefatını, “Uşak bir değerini daha kaybetti. Son su değirmeni sahibi, konuksever ve güzel insan Şevket Çiloğlu’nu kaybettik” dedi.
Şevket Çiloğlu’yla ilgili kaleme aldığı “Banaz ve Köylerinin Tarihi ve Kültürel Değerleri” isimli kitaptan bilgi veren Mehmet Keyvanoğlu, şu ifadelere yer verdi;
“Kurtuluş savaşından önce Rum bir vatandaşa ait olduğu duymuştum. Rum değirmencinin, savaş sırasında Yunanlılar lehine casusluk ve yataklık yaptığı söylenir ve bu savaş sırasında ölmesiyle değirmen sahipsiz kalmıştır.1925 yılında hükümet bir ihale açmış. Uşak’tan Ahmet ve Mehmet Celepzâde kardeşler 07-07-1925 tarihinde ihale ile almışlar.1942 yılına kadar burayı çalıştırmışlar, Köylü ile bu kardeşlerin arasında bir husumet çıkmış.1942 yılında Babama satmışlar. Babam Hasip Ağa,1970 yılına kadar burayı çeşitli zamanlarda farklı kişilere kiraya vermiş.1967 yılında askerden döndüm,1970 yılında buraya geldim. O günden bu yana ben çalıştırıyorum. Aslen Afyonkarahisar ili, Hocalar ilçesi, Davulga köyündenim”.
Şevket Çiloğlu’nun vefatı hakkında bir taziye mesajı veren Keyvanoğlu, “Uşak küçük bir il ama yaşananlara ve yaşayanlara bakıldığında tam bir derya deniz. Tarihinde bir çok önemli olaya tanıklık eden ilimizde, su değirmenleri yıllar önce vardı. Su değirmeni işi yapan son değerimizi kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Şevket Çiloğlu’na Allah’tan rahmet, yakınlarına, sevenlerine ve tüm Uşak gönüllülerine başsağlığı diliyorum” diye konuştu.
Öte yandan Şevket Çiloğlu, son olarak yaptığı açıklamada, meslek serüvenini şöyle özetlemişti:
""1970'de köyden yatağımı yorganımı alıp, eşeğimle buraya geldim. 8 yıl arkadaşımla çalıştık. Daha sonra o başka bir iş bularak yanımdan ayrıldı. O ayrıldıktan bugüne kadar kendim döndürdüm, kendim çevirdim değirmeni. Eş dost, uzaktan yakından bütün arkadaşlarla beraber 2024 yılına kadar geldik. Yaşlandık artık. Allah'ın izniyle gözüm gibi, canım gibi baktım. Oğlan var, alıştırıyorum. Bakarsa onun, bakmazsa ne yapalım. Eskiden burası fabrika gibiydi. Kağnılarla gelirler, 7 ölçek, 5 ölçek indirirlerdi. 3 gün önce geldin geldin, gelemedin çuval koyacak yer bulamazdın. 300-500 çuval olurdu".