Uşak Tanıtım ve Kültür Gönüllüleri Derneği Başkanı Mehmet Keyvanoğlu, Selviler köyünden Emine kadının Milli Mücadele dönemindeki kahramanlığını anlattı. Keyvanoğlu’nun aktardığı bilgilere göre eşini Çanakkale’de şehit veren Emine kadın, köydeki diğer kadınları örgütledi, komando gibi kamufle oldular. Aynı kadınlar düşmanı yeni pişmiş ve içine afyon sakızı konan ekmeği yedirerek alt ettiler. Emine kadına Çanakkale’de şehit düşen eşinden dolayı maaşı bağlandı ve bunu da kabul etmedi.
Nuray Yılmaz’dan dinlediği tarihi olayı aktaran Mehmet Keyvanoğlu, Emine Kadın’ın hikayesini şöyle anlattı:
EKMEĞİN ARASINA AFYON SAKIZI KOYUP DÜŞMANI UYUTTULAR!
“Selviler köyünden Fahri Ağa, Çanakkale’de şehit olunca, eşi Emine kadın Fahri gazı olur. Çocuklarında Fahri ebesidir. 1 Eylül 1922 günü, Uşak'tan kaçan, bozulmuş ordunun bir manga kadar Yunan askeri ile bir subayın, köye yaklaştığı haberi gelir. Fahri ebe hemen köyün kadınlarına seslenir, herkes Kapız deresine sinnensin, der. Kaçarken de yüzlerinize is karası ve elbiselerine çamur sürmeyi ihmal etmeyin diye uyarır. Bu sırada köyde yufka ve ekmek yapan kadınlar vardır. Köyün ileri gelenleri-Ekmek yapmaya devam edin, sizde yüzlerinize is karası yapın, ekmeklerin içine bol miktarda afyon sakızı katın, evlerde yemek varsa getirin, onların içine de bolca afyon sakızı koyun, derler. Beklenen düşman Bağ kuyusu tarafından görünür. Beklendiği gibi hemen pişmiş veya daha pişmemiş ekmeğe saldırılar. Köylü afyonlanmış yemekleri de getirir. Karnı doyan iki askerden Kör çeşme yönüne doğru esrik hareketlerle yürürler. Fahri ebe bunları takip eder. Birisi Kör çeşmenin aharına kafasını sokmuş, serinlemeye çalışmaktadır. Fahri ebe, kocamı bunlar öldürdü diye zaten hınçlıdır. O hınç ile askerin arkasından yaklaşmasıyla odunu kafasına vurması bir olur. Yetmez, kafasını ahara iyice sokar ve boğar. Diğer asker ise çalı arkasında sırtı dönük ayakta ihtiyaç gidermektedir. Yaklaşır aynı odunu onun da kafasına vurur, asker orada can verir. İkisini de ayaklarından sürüyerek çalıların içine saklar. Hiçbir şey olmamış gibi yine köy meydanına gelir. Komutan, diline zor hâkim olarak-Benim, iki askerde o tarafa gittiler, nerede onlar, gördün mü? Diye sormuş. Fahri ebe-Hayır anlamında başını kaldırmış.”
ÖLDÜRDÜĞÜ DÜŞMAN ASKERİNİN MİĞFERİNDE ÇİÇEK YETİŞTİRDİ
“Köylülere de kaş-göz işareti ve mimikleriyle onları öldürdüğünü ifade etmiş. İşareti alan köylüler, ellerine geçirdikleri ne varsa henüz sofradan kalkmamış askerler saldırıp, neye uğradıklarını anlamadan hepsini öldürmüşler. Bir-iki gün sonra Fahri ebe, Kör çeşmeye gelip, öldürdüğü askerlerin miğferlerini alıp evine getirmiş. Ölene kadar bu miğferlerde çiçek yetiştirmiş. Birkaç yıl sonra köyün o zaman bağlı olduğu, Manisa İli-Eşme ilçesinden, Emine Doğan adına bir evrak gelir. Kendisini Eşme Kaymakamı çağırmaktadır. Fahri ebe, eşeğine biner, tek başına yola düşer. Kaymakam Bey, eşinin Çanakkale’de şehit olmasından dolayı Devlet tarafından maaş bağlandığını, kendisine geç ulaşılmasından dolayı maaşın biriktiğini söyler, parayı makama getirtip Fahri ebeye bir torba dolusu bozuk parayı teslim eder. Her ayın başında da gelip maaşını almasını tembih eder. Eşeğini binip köyüne dönmek üzere yola çıkan Fahri ebe, geçtiği tüm köylerde çocuklara birer-ikişer paradan verir, kalanını da köydeki çocuklara ve garip ailelere dağıtır. Zaten ocaktan şifalı elleri vardır diye bilinen Fahri ebe, şifa dağıtırken bu kez maddi yardımda etmiş olur. Fahri ebe, bir daha Eşme’ye gitmez. Bir yıl kadar sonra Kaymakam Bey, yine haber gönderir, kendisine dönüş olmaz. Bir denetleme sırasında Kaymakam Bey, Selviler köyüne gelir.-Emine Doğan annem nerde, görmek istiyorum, der. Emine anne gelir, Kaymakam Bey,-Anne, nerelerdesin, niye paranı almıyorsun, der. Cevap kesin ve nettir. -Ben kocamın kanını paraya satmam.”