Uşaklılar Cuma namazından kentsel dönüşüm alanında yer alan Prof. Dr. Talat Koçyiğit camiini de doldurdu. İmam, Cuma hutbesinde yüce dinimiz İslam’ın gönderiliş gayelerinden birinin de hayatın her alanında güzel ahlakı kendine rehber edinen bir toplum inşa etmek olduğunu söyledi.
Hutbede, iş ahlakı, doğruluk, güven, saygı ve adalet gibi temel değerlerin yapılan bütün işlere yansıtılması gerektiği vurgulanırken : “ İşimizi sağlam yapmak, kul ve kamu hakkına riayet etmek, sözümüzde ve özümüzde dürüst olmaktır. Her daim helali gaye edinmek, kazancımıza haram, dilimize yalan bulaştırmamaktır” ifadeleri kullanıldı.
İŞ AHLAKI ÇALIŞMA HAYATININ TAMAMINI KAPSAYAN BİR DEĞERDİR
İş ahlakının, çalışma hayatının tamamını kapsayan bir değer olarak tarif edildiği hutbede ; “Memur olmanın ahlakı olduğu gibi amir olmanın da ahlakı vardır. İşçi olmanın ahlakı olduğu gibi işveren olmanın da ahlakı vardır. Esnaf olmanın ahlakı olduğu gibi müşteri olmanın da ahlakı vardır.
Memur olmanın ahlakı, devletine sadakatle bağlı kalmak, milletine nezaket ve özveriyle hizmet etmektir. Amir olmanın ahlakı ise, hak ve adaletten asla ayrılmamak, himayesindeki kişilere hakkaniyetle davranmaktır.
İşçi olmanın ahlakı, işini sağlam ve kaliteli yapmak, işyerini işverenin emaneti olarak görmektir. İşyerinin imkânlarını şahsi ihtiyaçları için kullanmamaktır. İşveren olmanın ahlakı ise, işçiye huzurlu bir iş ortamı oluşturmaktır. Onu sosyal haklardan mahrum bırakmamak, alın teri kurumadan ücretini tam ve vaktinde ödemektir.
Esnaf olmanın ahlakı, dürüstlükten ayrılmamaktır. Malın kusurunu gizlememek, stok ve karaborsacılığa tevessül etmemek, helal kazancına haram bulaştırmamaktır. Sevgili Peygamberimiz “Bizi aldatan, bizden değildir” hadis-i şerifi gereğince müşterisini aldatmamak, ölçü ve tartıyı eksik yapmamaktır. Müşteri olmanın ahlakı ise, esnafa verdiği sözü yerine getirmek, borcunu zamanında ödemek, onu zarara uğratacak her türlü söz ve eylemden kaçınmaktır.” Denildi.
“BİZİ ALTADAN BİZDEN DEĞİLDİR”
Hutbede kapitalist yaşam anlayışının İş hayatındaki duyarlılığı azalttığı, kanaat, doğruluk ve dürüstlük gibi erdemleri zayıflattığı, ahlak kavramının içinin boşaltıldığı ve istismar ettiği söylendi. Dünyevileşme, bencilliğin, bir malı değerinden fazlaya satmak veya kiraya vermek suretiyle çok kazanma arzusunun toplumsal huzuru ve barışı derinden etkilediğinin altı çizildi. Bunlara çözüm olarak İslam öğretisi ve öğütleri şu şekilde anlatıldı ; “Güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderilen Allah Resûlü (s.a.s), “Hiçbiriniz, kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe tam anlamıyla iman etmiş olmaz.” buyurmuş, şahsi menfaatlere takılıp kalmamayı, başkalarının hak ve hukukunu gözetmeyi, sosyal hayatta adil ve dengeli olmayı bizlere tavsiye etmiştir. Bizlere düşen görev, Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in sadakatini kuşanarak her işimizi emanet bilinciyle sahiplenmektir. Onun hak duyarlılığına riayet ederek işçinin hakkını zayi etmemek, iş sağlığı ve güvenliğine daha fazla hassasiyet göstermektir. Bize verilen her bir imkânı Rabbimizden bir emanet, O’nun rızasını kazanmak için bir fırsat bilelim. İşimizi sağlam yaparak hem dünyamızı hem de ahiretimizi mamur kılalım. Her işimizde helali gözetelim. Allah’ın rızasında arayalım asıl kazancımızı. O’nun yolunda harcayalım bilgimizi ve servetimizi. Güveni hâkim kılalım hayatımızın her alanında. Ne aldatan olalım ne de aldanan. Doğruluk ve dürüstlükten, adalet ve hakkaniyetten asla ayrılmayalım. Unutmayalım ki, Allah katında bizi değerli kılan, yaratılış gayemize uygun hareket etmemiz, her işimizde İslam ahlakını kuşanmamızdır.”
HABER / BAYRAM ALİ KELEŞ