ALİ ARASLI/// Uşak’ta 90 yıl önce yaşanan hazin bir öykü üzerine yakılan ağıtı, anne annesinden dinleyen Semra Sarısaman, tarihin sayfalarında saklı kalan bir türküyü, sanatçı Şaban Er’in de desteği ile tekrar kültürümüze kazandırmak için yaptığı çalışmaların sonucunu almaya başladı. Şaban Er tarafından tekrar uyarlanan ve yok olmaktan belki de son anda kurtulan “Derelerde Gök Bakla” isimli şarkının şimdilik sadece 2 dizesi kayda geçirilebildi. Anne annesinin çocukken mırıldandığı türküyü tekrar gün yüzüne çıkarmak için yoğun emek harcadıklarını ve bu konuda sanatçı Şaban Er’in çok büyük emek verdiğini belirten Semra Sarısaman, Derelerde Gök Bakla isimli türkünün Karaağaç köyünde, bilinçli olarak mal uğruna dolduruşa getirilen Baki’nin aşık olmasına rağmen katlettiği Ümmü için yazıldığını ifade etti. Semra Sarısaman, filmlerde dahi türüne zor rastlanan hikayeyi, Uşaklı yazar Mehmet Keyvanoğlu’nun ‘Nasıl Yazdım’ konulu söyleşisinde, konuklarla paylaştı.
90 YIL ÖNCE YAŞANAN HAZİN BİR HİKAYE
Semra Sarısaman, yok olmaya yüz tutan Derelerde Gül Bakla isimli türkünün, 90 yıl önce yaşanan bir olaya dayandığını ifade etti. Çınarcık köyünden evlatlık olarak Karaağaç’taki bir aileye gelen Baki’ye sahip çıkan yeni ailesinin O’nu çok sevdiğini ve bağrına bastığını dile getiren Semra Sarısaman, hikayeyi şöyle anlatıyor: “Yaklaşık 90 yıl önce yaşanan hazin bir öyküden türeyen bir türkümüzü tekrar kazanmak ve bunu TRT’nin de arşivine sokmak için sağ olsunlar Şaban Er hocamla birlikte uzunca bir süredir çalışıyoruz. Türkünün hikayesi çok hazin ve anlamlıdır. 90 yıl önce Baki isimli bir çocuk, Çınarcık’tan Karaağaç’a evlatlık olarak veriliyor. Buradaki ailesinin Güreli ailesi olduğu rivayet edilir. Aile çok zengin ve malın ve mülkün haddi ve hesabı olmadığı ifade ediliyor. Tabii ailenin bir de kızları var, O da aşağı yukarı Baki ile yaşıt olan Ümmü’dür. Aile yeni üyeleri olan Baki’ye güvenirler ve mallarının da bölünmemesi için kızları Ümmü ile onu evlendirirler. Tabi bunlar evlenir ve düğünleri yapılır. Baki artık ailenin mallarından da sorumludur. Esas hikaye bundan sonra başlar”.
ASKERE GİDİNCE, ÜMMÜ’NÜN AKLI ÇELİNİYOR VE BAŞKA BİRİNE KAÇIYOR
Ümmü ve Baki’yi mal ve mülkün birleştirdiğini dile getiren Semra Sarısaman, kaderin cilvesi yine bu ikiliyi mal ve mülkün ayıracağı ve hatta sonu kanlı bitecek olan hikayeyi şöyle sürdürdü: “Baki askere gidince, bu sefer yakın akrabalar Ümmü’nün de aklını çelmeye başlarlar. Ümmü’ye ailesinin malının bir evlatlığa gideceğini ve bu nedenle başkasını düşünüp düşünmeyeceği işlenmeye başlanır. Ümmü aslında önceleri olmaz der ve sonra ne olursa bayırda ve çayırda kuzu otlatırken O’nun da gönlü olur. Aslında buradaki amaç öncelikle evlilik birliğini parçalamaktır ve sonunda istediklerini elde ederler ve Ümmü, eşi Baki askerdeyken başka birine kaçar. Ümmü tekrar geri gelmek ister ama Baki bunu kabul etmez”.
BAKİ ASKERDEN GELİNCE, AYNI AKRABALAR; O’NU ÜMMÜ’YÜ VE KOCASINI ÖLDÜRMESİ İÇİN KIŞKIRTIR
’Baki’nin askerden geldikten sonra evlatlık olarak alındığı ailenin mallarına sahip çıktığını ve bunun da diğer akrabaları rahatsız ettiğini kaydeden Semra Sarısaman, şöyle devam etti: “Baki, askerden geldiğinde kendisiyle tekrar birleşmek isteyen Ümmü’yü istemez. Fakat içinde derin bir acının olduğu da aşikardır. Baki’nin bu acılı durumundan faydalanarak, O’ndan kurtulmak isteyen akrabalar bu sefer farklı bir planı devreye sokarlar. Baki’ye karısının onu bıraktığını ve başkasına gittiğini bunu nasıl hazmettiğine dair sözler söylenmeye başlar. Tabii Baki zamanla, bunlara kulak tıkayamaz hale gelir”. “O zamanlar, Karaağaç’ta ‘Göveli’ adı verilen yeşillikler bulunurmuş. Bakla, soğan, marul ve tere gibi yeşillikler toplanır ve pazarda satılırmış” diyen Semra Sarısaman, olayın devamını şöyle nakletti: “Ümmü, gece rüya görmüş ve rüyasını kayınvalidesine anlatmış. Rüyasında Baki’nin kafasında odun kırdığını anlatmış. Kayınvalidesi de rüyayı yorumlamış ve kötü bir olayın olacağını tahmin etmiş. Bunun üzerine Ümmü’nün kayınvalidesi, oğlunun gideceği yeri değiştirmiş ve Ümmü’yü de farklı bir yere göndermiş. Baki de aynı gün Ümmü’nün kaçtığı adamı öldürmek için yola çıkıyor ve Ümmü ile karşılaşıyor. Baki’yi silahlı gören Ümmü, eski kocasının önüne geçiyor ve öldürecekse kendisini öldürmesini istiyor. Baki de bunun üzerine silahını çekip Ümmü’yü öldürüyor. Ortalık kan oluyor ve hatta Ümmü’nün elindeki yeşil soğanlar varmış ve onların hepsi kan olmuş”. Türkünün bu hazin öykü üzerine yakıldığını belirten Semra Sarısaman, “Bu türküyü rahmetli anne annem Meryam Pala sık sık söylerdi ve ben o zamanlar çocuktum. Sonra bu türkünün hikayesini öğrendim ve baktım ki hiçbir yerde türküyle ilgili veri veya bilgi yok. Şaban Er hocamın desteği ile türküyü tekrar kültürümüze kazandırmak için çalıştık” dedi.
ŞABAN ER: ŞİMDİLİK 2 KITASI VAR VE DEVAMI GELECEK
Uşaklı sanatçı Şaban Er, türkünün şu anda sadece 2 kıtasının ortaya çıktığını belirtti. Şaban Er, “Yakın bir zamanda türkünün tamamını ortaya çıkaracağız. Tabii biraz zaman gerekiyor ve zaman içinde türkü tamamen ortaya çıkacaktır. Amacımız değerlerimizi yaşatmaktır” diye konuştu. Öte yandan Yazar Mehmet Keyvanoğlu, Uşak Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü tarafından düzenlenen Uşak Kültür Sohbetleri Uşak Yazarları Buluşuyor söyleşi programında kent tarihi ile ilgili önemli bilgiler paylaştı. "Nasıl Yazdım?" konulu söyleşiyi gerçekleştiren Mehmet Keyvanoğlu’nun programında kentte yok olmaya yüz tutan bir türkü ilk kez hikayesiyle birlikte seslendirildi.