Gündem

Uşak’ta STK’lar birlik ve beraberlik mesajı verdi

Uşak’ta bir araya gelen STK temsilcileri “Barış Pınarı” harekatına destek verdi. Uşak Ticaret ve Sanayi Odası hizmet binasında gerçekleşen toplantıda Türkiye’nin terörle olan mücadelesinde sonuna kadar haklı olduğu vurgulanırken “Gün sessiz kalma değil, milli birlik ruhuyla, bir ve beraber olarak ses verme günüdür” İfadeleri kullanıldı.

Abone Ol

Basın açıklamasına Uşak Ticaret ve Sanayi Odası, Uşak Ticaret Borsası, Karahallı Ticaret ve Sanayi Odası, Uşak Barosu, Uşak Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanlığı, Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Uşak Şube Başkanlığı, Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) Uşak Şube Başkanlığı, Memur Sendikaları ,Konfederasyonu (MEMUR-SEN) Uşak Şube Başkanlığı, Türkiye Emekliler Derneği Uşak Şube Başkanlığı, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ, Uşak Şube Başkanlığı, Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (KAMU-SEN) Uşak Şube Başkanlığı katıldı.

STK’lar adına konuşan Uşak Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Selim Kandemir Türkiye’nin  9 Ekim 2019'da  başlattığı Suriye sınırı üzerinde "Barış Pınarı" adı verilen sınır ötesi harekâtın amacının hem ülkemiz sınırlarının güvenliğini sağlayarak, ülkemiz bölge ülkeleri için tehdit oluşturan terör koridorunu ortadan kaldırmak olduğunu söyledi.  Kandemir ; “ Bu bölgeyi PKK/PYD/YPG ve DEAŞ gibi terör örgütlerinden temizleyerek, Suriye halkını teröristlerin baskı ve zulmünden kurtarmak, bölgede huzur, güven ve barış ortamını yeniden tesis etmektir. Bizler devletimizin aldığı bu kararın arkasındayız ve destekliyoruz. Zira Türkiye, uluslararası kurallardan doğan hakkını kullanmıştır. Barış Pınarı Harekâtı, evrensel hukuk ve Birleşmiş Milletler Güvelik Konseyi terörle mücadele kararları ile BM Sözleşmesi'nde yer alan      meşru                müdafaa hakkı çerçevesinde başlatılmıştır. Suriye'nin toprak bütünlüğüne,  egemenliğine ve siyasi birliğine saygı gösterilmektedir. Dolayısıyla bu harekât, meşrudur ve uluslararası hukuka uygundur.” İfadelerini kullandı.

Kandemir açıklamanın devamında şu ifadeleri kullandı ; “ Ülkemiz özellikle Fırat'ın doğusunda sınırın ötesinde konuşlu terör örgütü unsurlarınca, son iki yılda yüzün üzerinde taciz ve hasmane eyleme maruz kalmıştır. Bu terör örgütleri, Suriye içinde ve Suriyelilere yönelik de saldırılar düzenlemektedir. Suriye'deki yerel halkın da terör örgütlerinin giderek artan insan hakkı ihlalleri, göçe zorlanma, taciz ve zulmüne karşı şikâyetleri ve tepkileri sürekli artmaktadır. Herkes artık şunu çok iyi görmelidir ki; masum insanları katleden ve ülkemizin güvenliğine de açık tehdit oluşturan terör gruplarına sessiz kalmamız beklenemez. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtıyla başlayıp devam eden tüm bu operasyonlarıyla Türkiye, terör örgütlerine ve destekçilerine gereken cevabı en güçlü şekilde vermektedir. Aynı zamanda da sivillerin ve masumların korunmasına azami dikkat gösterilmektedir. Zaten bunu hem Fırat Kalkanı hem de Zeytin Dalı harekâtlarında da gösterdik. Önceden terörün hâkim olduğu bölgede hayat normale döndü, barış ve huzur geldi. Yurtlarını terk etmek zorunda kalmış Suriyelilerin geri dönüşüne de zemin hazırlamış olduk.

Türkiye'nin elinden gelen tüm imkânlarını bu bölgeler için nasıl seferber ettiğini de tüm dünya kamuoyu gördü. Çünkü biz inanıyoruz ki, gönül dünyasını ve insanları imar edemeyenler, yeryüzünü imar edemezler. Bizler Türkiye olarak yıkmaktan, yakmaktan yana hiç olmadık, olmayacağız.

Bizim tarafımız huzurdur, barıştır, kardeşliktir.

Türkiye'nin terörle mücadeleye dönük çabaları, etnik ve dini temizlik de dahil olmak üzere, insanlığa karşı işlenen suç niteliğindeki PKK/PYD/YPG ve DEAŞ eylemleri nedeniyle yerlerinden edilmiş Suriyelilerin geri dönüşlerinin önünü açacak, Suriye'nin toprak bütünlüğü ve birliğinin korunmasına da katkıda bulunacaktır. Bu nedenle Türkiye'nin başlattığı her harekat, Suriyeli göçmenler, mazlum ve mağdur durumdaki yerel halk tarafından desteklenmektedir.

Tüm bu gerçekler ışığında, uluslararası camiayı, teröre karşı ortak duruş sergileme ve evrensel insan haklarını bu bölgede hakim kılma yönünde niyetlerini açık bir şekilde göstererek, ülkemize destek vermeye davet ediyoruz.

Son olarak, şunu da herkesin bilmesini istiyoruz; “Türkiye ve Türkiye ekonomisine yöneltilen tehditlere Türk milleti, iş dünyası ve sivil toplumu, bir ve beraber olarak en güzel cevabı verecektir.

Bu tehditler karşısında bu vatanın her bir ferdi, Türkiye'nin geleceği için daha çok çalışacak, daha çok üretecektir. Üst kuruluşlarımız, yurtdışındaki muadilleri olan kurumlar ve üyesi oldukları uluslararası kuruluşlar nezdinde çalışmaya ve ülkemizin bu haklı duruşunu aktarmaya başladılar.

Gün sessiz kalma değil, milli birlik ruhuyla, bir ve beraber olarak ses verme günüdür.

Öte yandan bütün vatandaşlarımızı, özellikle sosyal medyadaki bilgi kirliliği ve provokasyonlara karşı dikkatli olmaya çağırıyoruz. Bu bölgede yaşayanlar bizim komşumuzdur, kardeşimizdir. Aynı medeniyetin, aynı kültürün, aynı inancın mensupları olan bizler arasındaki kardeşlik ve komşuluk hukukunu kimse yok edemez. Aramıza kimse fitne ve fesat sokamaz, bizi birbirimize düşman edemez.

Türkiye'nin iş dünyası olarak dualarımızla ve bütün gönlümüzle devletimizin ve kahraman askerlerimizin yanındayız. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin bölgedeki terör unsurlarını yok edeceğine ve terör örgütlerini hezimete uğratacağına olan inancımız tamdır. Tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz, mekânları cennet olsun. Yaralılarımıza acil şifalar temenni ediyoruz. Cenab-ı Hak Mehmetçiğimizi korusun, Ordumuzu muzaffer kılsın. Allah, yar ve yardımcımız olsun.”