Gündüz, arılarının nasıl telef olduğunu şu şekilde anlattı: “Siyanür buharlaşıyor, ister istemez havaya karışıyor, rüzgar ne tarafı doğru eserse o tarafa geliyor. Dolayısıyla sabahleyin bu rüzgarın etkisiyle ve çiğ vasıtasıyla siyanür çiçeklere yapışıyor. Arı da bunu kovana getiriyor ve bu şekildeki bir kovanının sönmemesi mümkün değil.”
Siyanürün etkisiyle kovanlarındaki arıların sayısının her gün azaldığını iddia eden Gündüz, Ana arıların yavru yapmasına rağmen kovanların mevcudunun gelişmediğini, bazen kovanların önünde ölü arılar bulduklarını ifade etti. Arıların bulunduğu bölgede zirai ilaç yapılabilecek bir durumun olmadığını ileri süren Gündüz, arı ölümlerine siyanürden başka neden bulamadıklarının altını çizdi.
“SİYANÜR İÇİN TAHLİL YAPTIRACAĞIZ”
Gündüz, ölen arılarında siyanür varlığını tespit etmek için herhangi bir tahlil yaptırmadıklarını ancak gerekli tahlilleri mutlaka yaptıracaklarını ifade etti.
Kışladağ Altın madeninin etkilediğini iddia ettiği alanda 11 arı yetiştiricisi olduğuna değinen Gündüz, bölgede yaklaşık bin 500 kovanlık bir koloni olduğunu söyledi.
“ALTIN MADENİ GENİŞLEMEK İSTİYOR”
Yaklaşık 11 yıldır arıcılıkla uğraştığını ifade eden Gündüz; “ Biz gezginci arıcıyız çiçek nerede bir oraya gideriz, Ben Akkeçili Köyündenim şu anda Çukurağılı ve Akkeçili Köyleri arasında sondaj çalışmaları başladı. TÜPRAG Kışladağ’ını bitirmek üzere, oraya sığmadı, genişlemek istiyor. Genişlemek isteyince de genellikle Çukurağıl ve Akkeçili köylerinde sondaj çalışması yapıyor. Eğer burada yeterli miktarda altın cevheri keşfederlerse Kışladağ’dan çıkıp bu yöne doğru gelecekler. Bu taraflara gelince biliyorsunuz Karabol Deresi vasıtasıyla Gediz’e bağlanan bir çayımız var bizim, Çukuağılı’nın arkası, İlyaslı dahil, buraya gidiyor su. Dolayısıyla buraya karışan su, Salihli, Turgutlu ve Gediz havzasını mahvedecek” dedi.
“BAHÇELERDE SEBZE YETİŞMİYOR”
Madenin buralara kadar genişlemesinin kendilerine çok zarar vereceğini iddia eden Gündüz: “ Örneğin biz yabani erik diyoruz , dağ eriği diyoruz, bunun olmaması mümkün değil , her yıl az veya çok olur ama bu sene bir tane görmedik. Hiçbir ağaçta bir tane yabani erik görmedik. Akkeçili Köyünde kendi bahçem var tarlalarım var. Geçen sene bir kilo biber, domates alamadık. Siyanürün etkisinden dolayı tozlaşma olmuyor, bitki büyümüyor. Ben bir dönüm bahçeden bir tane domates yiyemedim. Badem, erek, armut hiç yok zaten adı bile anılmıyor. Böyle olduğuna göre biz bundan ders almamız lazım.” Şeklinde konuştu.
HABER : BAYRAM ALİ KELEŞ / ZÜLAL KARADEDELİ