Genel

YEDAM Hakkında Ne Biliyoruz?

Yeşilay Uşak Başkanı Feyza Güler Yeşilay Danışmanlık Merkezi (YEDAM) hakkında bilgiler verdi.

Abone Ol

YEDAM olarak tütün, alkol, madde, internet ve kumar oynama ile ilgili sorunlar yaşayan kişilere ücretsiz psikolojik ve sosyal destek sağlayarak yeniden hayata kazandırılmaları için yardımcı olduklarını belirten Güler: “ Aynı zamanda aile ve yakınlarına da destek vererek bozulan yaşam düzenlerinin onarılmasını ve ilişkilerinin sağlıklı devam etmesini destekliyoruz.” Dedi.

YEDAM’ın hizmetlerini ayakta sürdürdüğünü yataklı tedavi yapılmadığını aktaran Güler randevu sistemiyle gizlilik esaslarına bağlı kalarak ücretsiz olarak hizmet verdiklerinin altını çizdi.

Güler YEDAM ile ilgili olarak merak edilen soruları şu şekilde cevapladı:

1- YEDAM’a nasıl başvurulur?   

 Çevrenizde bağımlı olduğundan şüphelendiğiniz kişiler varsa, 115 YEDAM Danışma Hattı’nı arayarak neler yapmanız gerektiğini öğrenebilirsiniz.

YEDAM, Türkiye’nin her şehrinde 107 noktada ve KKTC’de de hizmet vermektedir.

2- YEDAM Kimlere hizmet veriyor?

- 12 yaş ve üzerindeki kişilere

- Aile ferdinin bağımlılık durumundan etkilenen ailelere

- Alkol, tütün, madde, kumar ve internet bağımlılığı konusunda destek almak isteyen veya ayaktan müdahale hizmetimizden yararlanmak isteyenlere

- Kişiyi tedaviye yönlendirmek için gerekli yöntemleri öğrenmek isteyenlere hizmet verilir.

3- YEDAM’da klinik psikolog ve psikolog ne yapar?

Bireysel Danışmanlık ve Psikoterapi: YEDAM'larda klinik psikologlar ve psikologlar, bağımlılıkla ilgili sorunlarla bireylerin karşılaştığı durumlarda bireysel terapi ve danışmanlık hizmetleri sunarlar. Bu hizmetlerde, bağımlılıkla ilişkili zorluklar, duygusal sorunlar, aile ve ilişki problemleri gibi konularda destek sağlanır.

Grup Terapiler: Klinik psikologlar ve psikologlar, YEDAM'larda bağımlılıkla mücadele eden kişiler için grup terapiler gerçekleştirmektedirler. Bu çalışma sayesinde bağımlılıkla mücadele eden bireyler arasında destek, paylaşım ve motive edici bir ortam sağlanır.

Bağımlılık Değerlendirmesi ve Tedavi Planlaması: YEDAM'larda görev yapan klinik psikologlar ve psikologlar, bireylerin bağımlılık düzeyini değerlendirir ve uygun tedavi planlarını oluştururlar. Bu süreçte, bireyin bağımlılık türü, şiddeti ve kişisel ihtiyaçlarına göre özelleştirilmiş bir tedavi planı hazırlanır.

Aile ve Yakınlarına Destek: Klinik psikologlar ve psikologlar, bağımlılıkla mücadele eden bireylerin aile üyelerine ve yakınlarına da destek sağlarlar. Bu destek, bağımlılıkla nasıl başa çıkılacağı, iletişim becerileri, sınırların belirlenmesi gibi konularda rehberlik içerir.

Eğitim ve Farkındalık Programları: YEDAM'larda görev yapan psikologlar, bağımlılıkla ilgili eğitim ve farkındalık programları düzenlerler. Bu programlar, toplumda bağımlılıkla mücadele konusunda farkındalık yaratmayı, riskleri ve önlemleri vurgulamayı amaçlar.

Koordinasyon ve İşbirliği: Klinik psikologlar ve psikologlar, YEDAM'larda multidisipliner bir yaklaşımla çalışırlar. Diğer sağlık profesyonelleri, sosyal hizmet uzmanları, rehabilitasyon uzmanları vb. ile koordinasyon içinde olup, bireylere en etkili ve kapsamlı hizmeti sunmaya çalışırlar.

4- YEDAM’da sosyal hizmet uzmanı ne yapar?

Sosyal Destek Hizmetleri

Birey ve ailelerin sosyal uyum ve yaşam becerilerini geliştirme amacı ile danışan ve ailesi ile yüz yüze görüşme, sosyal etkinlikler düzenleme, İŞKUR ve İSMEK ile koordineli çalışma, iş birliği görüşmeleri yürütme ve kişilerin ihtiyaçları doğrultusunda yönlendirmeler yapılmaktadır.

Sosyal Hizmet Uzmanlarımız Birey ve Ailelerin İhtiyaçlarına göre aşağıda belirtilen alanlarda müdahalelerde bulunur;

- Boş zamanları değerlendirme

- Arkadaş ilişkilerini düzenleme

- Yaşadığı çevre ile başa çıkma

- Aile ilişkilerini düzenleme

- Çalışma konusunda destek sağlama

- Eğitim sürecinde destek verme

- Meslek edinme sürecine katkı sağlama

- Sağlık güvencesi olmayan kişilere bu konuda destek verme

- Ekonomik sorunlar için destek sağlama

- Barınma ihtiyacı konusunda destek verme

- Yaşamsal zorluklarla mücadele

- Fiziksel sorunlar için destek sağlama

- Yasal sorunlarla mücadelede destek verme

- Sosyal becerileri geliştirme

5- YEDAM’a müracaat profil dağılımı nasıldır?

YEDAM'a başvuran kişilerin profilleri, çeşitli başvuru türlerine göre farklılık gösterir ve başvuranların profilleri genellikle bağımlılıkla mücadelede farklı ihtiyaçlara sahip olan bireylerden oluşur.

Yedam başvuru kritleri şöyledir:  Bağımlılıkla mücadele eden bireyler (alkol, madde, kumar, internet bağımlılığı vb.).

Bağımlılıkla mücadelede destek arayan aile üyeleri ve yakınları.

Güler bağımlılığın ne olduğunu bir kişinin bağımlı olarak değerlendirilmesi için hangi özellikleri taşıması gerektiği hakkında da bilgiler verdi. Güler bağımlılıkla ilgili merak edilen sorulara şu şekilde yanıt verdi:

1-  Bağımlılık nedir, tanı kriterleri nelerdir?

Bağımlılığı tanımlamak gerekirse; bağımlılık aniden gelişen bir hastalık değildir. Bir dönem ve döngü içinde seyretmektedir. Yavaş yavaş gelişir. Kişi bunun farkına vardığı zaman genelde bağımlılık gelişmiş olur. Bunun için kişinin bağımlı olup olmadığı erken fark edilirse tedavinin başarıya ulaşma ihtimali daha yüksektir.

Bağımlılığın kriterleri vardır. Bunlardan bahsetmek gerekirse;

- Son bir yıl içinde ne sıklıkla madde ya da alkol kullandığına,

- Maddeyi ya da alkolü kestiğinde; uykusuzluk, terleme, sinirlilik, huzursuzluk, titreme gibi belirtilerden bazılarına yaşayıp yaşamadığına,

- Kullandığı için hayatındaki başka etkinliklerden vazgeçme durumuna (hobiler, sosyal ilişkiler, aile ziyaretleri gibi),

- Beden veya ruh sağlığını olumsuz etkileyip etkilemediğine,

- Kullanımın aile, arkadaşlık ilişkilerine veya okul-iş hayatından herhangi birisine olumsuz etkileri olup olmadığına,

- Gündüz saatlerinde dahi kullanımın olup olmadığına,

- Maddeyi kullanma yöntemine de bakılarak, bağımlılık değerlendirilir.

Bir kişi, 12 aylık süre içinde bu kriterlerden en az 3 tanesini karşılıyorsa, bağımlılık gelişmiş demektir.

2-Bağımlılık bir irade meselesi midir?

Bağımlılıkta doğru bilinen yanlışlardan biri de bağımlılığın bir irade meselesi olduğu, iradesi zayıf olan kişilerin bağımlı olacağı düşüncesidir. İradesi olanların, bu sorunu yaşamayacağı düşünülür. Unutulmaması gereken herkesin bağımlı olabileceğidir.

Her insan tek ve biriciktir. Dolayısıyla bireysel özellikler de kişiden kişiye değişecektir. Kişilik bu bireysel özelliklere göre şekillenir. Madde kullanımını tetikleyen pek çok kişisel ya da çevresel faktör olabilir. Bu nedenlerden birisi de kişilikteki bazı özellikler olabilir. İradenin bir kişilik özelliği olduğunu düşünebiliriz. Bağımlı kişinin böyle bir sorunu olabileceği gibi, herhangi kişilikle ilgili bir sorunu olmadığı halde bağımlılık geliştirmiş olması da mümkündür. Böyle bir durumda doğrudan kişilik ve bağımlılık arasında bir ilişkiden bahsetmek doğru olmayacaktır.

Madde bağımlılığını geri kalan bütün neden ve etkilerden soyutlayarak irade meselesi olarak görürsek soruna gereken önemi vermemiş, sorunu küçümsemiş oluruz. Böyle bir durumda doğru çözüme ulaşmamız mümkün olmayacaktır. Örneğin sigara içen birisini ele aldığımızda, hayatının geri kalan alanlarında iradeli olan ama istediğinde sigara içmeye son veremeyen birisi iradesiz midir? Bu durumda iradesiz olduğunu değil, kontrolünü kaybettiğini söylemek daha doğru olabilir.

Bir kere bağımlı olduğunuzda kullandığınız madde kendi benliğinizden daha önemli bir hale gelir. Bu anlamda bağımlılık insanın kendi varlığını bir bütün olarak sürdürmesine engel olur. Kendi benliği yerine kullandığı maddeyle bir bütün olmuş yeni bir varlık oluşmuş olur ve bu nedenle bu maddeden ayrılmak oldukça zordur.

3- Bağımlılık tamamen iyileşir mi?

Bağımlılık, şeker hastalığı gibidir. Tamamen iyileşmez ama düzelir. Tedaviye uyum sürecinde şeker hastalarının uyuşturucu madde kullananlara kıyasla tedaviye daha uyumsuz olduğu araştırmalarda gösterilmiştir. Fakat uyuşturucu madde kullanımında hastalığın tekrarı sadece fiziksel sorunlardan ibaret değildir. Sosyal, ekonomik ve adli sorunlar da beraberinde gelir. Diğer hastalıklara kıyasla uyuşturucu madde kullanımı, kişinin kendisinde ve ailesinde büyük yıkıma yol açtığı ve yaşam kalitesini düşürdüğü için hastalığın tekrar etmesi daha önemli hale gelir.

4- Bağımlılık tedavisinde başarı oranı nedir?

Bağımlılık tedavisinde kişinin tedaviye uyumu ve kişinin motivasyonu oldukça önemlidir. Alkol ve madde kullanıcıları ‘bu hastalığın bir tedavisi olmadığı' düşüncesindedir. Bu yanlış bir düşüncedir! İstekli ve kararlı olmak tedaviyi mümkün hale getirir.

Bağımlılığın tedavisi uzun bir süreç gerektirir. Kişi tedavide ne kadar uzun süre kalırsa başarılı olma ihtimali de o kadar artmış olur. Başarılı bir sürecin devamı için kişinin kendisine bağımlı olduğunu hatırlatması, tedaviye uyum göstererek süreci yarıda kesmemesi gerekir.

Tedavinin başarılı olmasını etkileyen en önemli faktör ise kişinin istekli ve kararlı olmasıdır. Tedavi süresince kişinin hayatındaki değişimlere ailenin de uyum sağlaması gerekir. Bu nedenle ailenin desteğinin sürece etkisi büyük önem taşır. 

Tedavinin türü kişiden kişiye değişiklik gösterir. Bu nedenle kişinin neye ihtiyacı olduğu, içinde bulunduğu çevre ve riskler göz önünde bulundurularak en uygun tedavi yöntemi uygulanmalıdır. Kişinin tedavi sürecinde profesyonel destek almasının iyileşme şansını arttırdığı unutulmamalıdır.

5- İyileşmek için sadece kullanılan maddeyi bırakmak yeterli mi?

İyileşmek için maddeyi bırakmak ilk adımdır ancak tek başına yeterli değildir. İyileşmek, değişmeyi gerektirir. Kişinin kendinde ve hayatında değiştirmesi gereken şeyler vardır.

Bağımlılık, kişide bir süreç içinde gelişir. Nasıl ki bağımlılığın gelişmesi için bir süreç gerekiyorsa, bağımlılıktan kurtulmak da bir değişim süreci gerektirir. İnsanlar en çok bu noktada tedaviden korkarlar. Çünkü değişim, korkutur. Kişiler, davranış biçimlerini değiştirmek zorunda kaldıkları noktada, geri adım atabilirler. Bu noktada, kişileri değişime yönelik motive etmek gerekir. Motivasyon süreci, tedavinin önemli bir parçasıdır.

Kişinin, değişim sürecine girmeden sadece maddeyi bırakması ve uzaklaşmaya çalışması geçici çözümler getirir. Kalıcı olarak bir çözüm getirmez. Bağımlı ailelerinden sıkça duyulan, "1 ay bırakmıştı ama sonra tekrar başladı" gibi cümleler, tam olarak bununla ilgilidir. Kişi, maddeyi bıraktığı zaman, bütün süreç tamamlanmış gibi davranır, ancak asıl önemli olan tekrar başlamamak için sarf edilen çabadır.

Bağımlılıkta iyileşmenin ilk süreci, kullanılan maddenin bırakılması ile vücudun arınmaya başlamasıdır.

Maddenin bırakılmasını, maddeden uzak durma süreci izler. Maddeden uzak durmak her zaman kolay olmayabilir. Kişinin, hayatında büyük değişiklikler yapması gerekebilir. Örneğin; madde kullandığı ortamlardan uzak durmak, birlikte madde kullandığı arkadaşlarıyla görüşmemek, madde temin ettiği kişilerin ona ulaşmaması için telefon numarasını değiştirmek gibi günlük hayatını etkileyecek birçok değişiklik yapması gerekir. Bazen kişiler yaşadıkları çevreyi bile değiştirmeyi düşünebilirler.

Kişinin bu değişikliklere uyum sağlaması ve bunları sürdürebilmesi, tedavinin devamlılığı açısından çok önemlidir. Maddeyi bırakma sürecinde, maddeyi hatırlatacak en ufak bir durumdan bile kaçınılmalıdır. Çünkü kişi kendisi maddeyi bıraksa bile, beyni istemeye devam eder. Beynin isteklerine karşı koymayı öğrenene kadar, yapılması gereken şey; tehlikelerden uzak durmaktır.

İyileşme süreci, kişinin maddesiz bir yaşamla bütünleştiği ve değiştiği bir süreç olarak görülmelidir. Kişi kendini tanımaya ve anlamaya başlar ve madde kullanıma neden olan etkenlerin farkında olarak, bunları değiştirmeye çalışır. Aynı zamanda görülen ruhsal sorunlarıyla da baş etmeye başlar. Böylece, yaşadığı ruhsal sorunların çözümünü maddede aramaması gerektiğini öğrenir. Maddenin, kendisinde yarattığı etkileri öğrenir. Tekrar kullanmaya başlamaması için gerekli bilgi ve beceriyi kazanır. Beyninin madde isteğine karşı koymayı öğrenir. Böylece dış dünyaya kendini hazırlar, çünkü her zaman hayatında tetikleyici unsurlar ve riskler olacaktır.