2001’de, üniversite eğitimi için Konya’ya gitmiştim. 2001-2006 döneminde burada ikamet ettim ve bölüm gazetecilik olduğu için güncel ve siyasi gelişmeleri, hem yerelde hem de genelde daha yakından takip ediyorduk.

2001’de, üniversite eğitimi için Konya’ya gitmiştim. 2001-2006 döneminde burada ikamet ettim ve bölüm gazetecilik olduğu için güncel ve siyasi gelişmeleri, hem yerelde hem de genelde daha yakından takip ediyorduk.

Ben üniversite gitmeden bir önceki seçimde Konya’da da dönemin Refah Partisi belediyeyi kazanmıştı. Zaten Konya Merkez’deki Necmettin Erbakan parkını görünce, başka bir partinin burada kazanmasını beklemek de ahmaklık olurdu.

Hatta Konya’nın meşhur ADESE marketine de kendi aramızda şu açılımı yapmıştık:

“Adil Düzene Erbakan Sayesinde Erişilecek”…

O dönemde yerel iktidarın ilk icraatlarından biri de ‘Genelevleri Kapatmak’ olmuş.

Toplum ahlakını korumak için yapılan bu eylemin sonu çok farklı bitti.  

Genelevler kapanınca, Konya’nın muhtelif yerlerinde ‘Randevu evleri’ mantar gibi türedi.

Hatta benim sınıf arkadaşım Mahmut Akgül’le bana sokak ortasında bir tane minik (13 yaşlarında bir çocuk) kadın taciri, “Bayan arıyorsanız, temin edelim” demişti.

Tabii aradan yıllar geçince, bu olayları gülerek hatırlıyorum.

Gelelim günümüze;

Önceki gün yapılan Uşak Belediye Meclisi toplantısında, Afgan, Suriyeli ve diğer mültecilere nikah işlemleri için daha fahiş bir fiyat biçildi.

Afyonkarahisar’daki ve Bolu’daki belediye başkanlarını kopya eden muhterem Belediye Başkanımız Özkan Yalım, böyle bir kararın Uşak için elzem olduğunu düşünmüş ve bunu meclise taşımış.

Belki yakın bir dönemde Bolu’daki Belediye Başkanı Muhterem Beyefendi Tanju Özcan’ın siyahilerden fazla otobüs parası almak da bizim gündemimize gelir.

Pek değerli belediye başkanımız bunu da gündeme alır ve Suriyeli ve Afganlar’dan daha fazla otobüs parası alalım da diyebilir.

Bence bu uygulamaların topluma kayda değer bir faydası olmaz. Nasıl ki Konya’da şov için alınan (Dindar görülme şovu) karar, ters teptiyse, bu mevduda da farklı varyantlarla sıkıntılara yol açar.

Bu tip uygulamaların topluma hiçbir faydası olmaz…

Peki bunlar neden yapılıyor?

Tribünlere oynamanın 2 farklı görüşteki örneklerinden anlaşılacağı üzere, bunların topluma aman aman bir katkısı olmaz.

Konya örneğine bakıldığında, zarar da verildiğini görüyoruz.

Bu tür kararlar, toplumda oluşan ‘Mülteci ve göçmen karşıtlığı üzerinden’ prim yapmak için alınıyor.

Şimdi diyecekler ki, belediye bu kararı vatandaşlık işlemleri zorlaşsın diye alıyor. Böyle bir durum da yok. Vatandaşlık almak sadece bir nikahla biten bir işlem değil.

Bana kalırsa, Afgan ve Suriyeli vatandaşları göndermek için devletin adam akıllı bir politika izlemesi lazım. Bu insanları peyder pey bir plan dahilinde göndermek daha insani ve vicdani olur.

Burada Afgan ve Suriyeli karşıtlığı yapıp, apartlarını bu insanlara misli misli kiraya vermek de ayrı bir sorunsaldır ve sorgulanması gereken bir durumdur.

FESTİVALLERİ BİTİRMEK LAZIM!

Bu festivalleri sonlandırmak için geçtiğimiz dönem muhalefet yoğun mücadele verdi. Fakat festivaller bir türlü bitmek bilmiyor. Bu dönemde göreve gelen, önceki dönemin muhalefeti CHP’li Belediye Başkanı Özkan Yalım da yeni bir festivali daha hayatımıza kazandırdı.

Tarhana festivali kararı alınınca Gediz’den de garip bir tepki geldi. Türkiye’nin 81 ilinde eş güdümlü tarhana festivali olsa ne olur ki!

Tarhananın Uşak’ın mı yoksa Gediz’in mi olduğuna dair gereksiz polemiği de hiç doğru bulmadım.

Gediz’de de Uşak’ta da tarhanayı yapanlar annelerimiz. Kaldı ki Türkiye’nin her ilinin kendine özgü bir tarhanası zaten var.

SEVGİYLE KALIN…