Eğitim

Ailenin Kültürel ve Kapital Sermayesi Çocuğu Doğrudan Etkiliyor

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) "Dezavantajların Kuşaklararası Aktarımı" adlı özel konulu modül çalışmadan elde edilen sonuçları ilk kez haber bülteni olarak yayımladı.

Abone Ol

Çalışma  25-59 yaş grubunda olan fertlerin durumu ile kendileri 14 yaş civarında iken ebeveynlerinin durumunu karşılaştırmak amacıyla yapıldı.

Araştırmada kendisi 14 yaş civarında iken annesi yükseköğretim mezunu olan fertlerin, şu anki eğitim seviyesi incelendiğinde, yüzde 2,7'sinin lise altı, yüzde 13,7'sinin lise ve dengi,  yüzde 83,5'inin ise yükseköğretim mezunu olduğu görüldü.

Fert 14 yaş civarında iken annesi lise altı eğitim seviyesini bitirenlerin şu anki eğitim durumu incelendiğinde yüzde56,3'ünün lise altı, yüzde21,9'unun lise ve dengi, yüzde21,9'unun ise yükseköğretim mezunu olduğu görüldü. Fertler 14 yaş civarında iken babası lise altı eğitim seviyesini bitirenlerin ise yüzde60,0'ının lise altı, yüzde21,5'inin lise ve dengi, yüzde18,4'ünün ise yükseköğretim mezunu olduğu tahmin edildi.

Babası yükseköğretim mezunu olan fertlerin ise  yüzde 4,4'ünün lise altı, yüzde 16,0'ının lise ve dengi, yüzde 79,5'inin ise yükseköğretim mezunu olduğu belirlendi.

AİLENİN MADDİ DURUMU BELİRLEYİCİ

Fertler 14 yaş civarında iken babası işveren veya kendi hesabına çalışanların yüzde 39,2'si şu an ücretli, maaşlı veya yevmiyeli, yüzde 14,5'i işveren veya kendi hesabına, yüzde 5,6'sı ücretsiz aile işçisi olarak çalışırken bu fertlerin yüzde 40,6'sının ise iktisaden faal olmadığı görüldü.

Kendisi 14 yaş civarında iken ailesinin maddi durumunu "çok kötü" olarak belirtenlerin yüzde 14,9'u şu an en yüksek yüzde 20'lik gelir grubunda yer alırken, yüzde 24,4'ü ise en düşük grupta yer aldı. Kendisi 14 yaş civarında iken ailesinin maddi durumunu "çok iyi" olarak belirtenlerin yüzde 40,8'i şu an en yüksek gelir grubunda iken yüzde 8,4'ü ise en düşük grupta oldu.

KÜLTÜREL SERMAYE AKTARIMI

TÜİK’in bu çalışması son zamanları önemli sosyologlarından olan Pierre Bourdieu’nun çalışmalarını doğrular nitelikte.

Bourdieu’nün çalışmalarında çok temel bir yeri olan kültürel sermaye   bir alanda gücü elinde bulunduranların eğitim yoluyla ailelere ve dolayısıyla bireylere aşıladığı yapıdır. Bu anlamda Bourdieu okullara çok fazla önem atfeder. Eğitim sistemi çoğunlukla seçkinlerin başarılı olduğu bir düzen dayatır, seçkin olmayan aileler ise bu eğitim sisteminde başarının şart olduğuna inanmış süreçte yer alır ve sistemin yeniden üretimini sağlarlar. Ailelerin çocuklarına miras bıraktığı bu kabuller o toplumun kültürel sermayesi haline gelmiştir.

KÜLTÜREL SERMAYEYE SAHİP OLMADAN BAŞARILI OLAN BİREY PARMAKLA GÖSTERİLİR

Bourdieu’ya göre eğitim, kültürel sermayeyi besleyen ve hakim sınıfın yararına olacak şekilde öğrencileri ayrıştıran bir kurumdur. Uzun süren eğitim maratonu sonucunda, hakim sınıfa mensup kişilerin çocukları, yine bu kişilere ait ekonomik, kültürel ve toplumsal sermayenin de gelecekteki sahipleri olurlar. Yönetilen konumdakilerin (ya da başka bir deyişle seçkin olmayanların) çocukları ise varlıklarıyla bu sistemin yeniden üretimine katkı sağlayan kişiler olarak sistem içerisinde yer alırlar. Hakim kültürel sermayeye sahip olmamasına rağmen iş ve eğitim hayatında başarılar elde eden bir birey, her zaman için parmakla gösterilen bir örnektir ve aslında bir istisnadırlar. Gerçekteyse hakim kültürel sermayeye sahip olan “zengin” ailelerin çocukları, ekonomik sermayenin de büyük kısmını ellerinde tutarlar. Yazılı kurallar, bu anlamda, henüz öğrenciyken bireyleri bazı şeyleri yapmaya ya da yapmamaya zorlar. Bu zorlamalar sonucunda bireyler yönetenlerin istediği biçimde hayata hazırlanmış olurlar. (Kaynak; İletişim Yayınları Pierre Bourdieu'nün Kuramı ve Sosyolojik Kullanımları - Sidonie Naulin)