Kararda; “Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50. Yıl dönümünü büyük bir gurur ve mmutlulukla idrak ediyor, Kıbrıs Türk Halkı’nın Barış ve Özgürlük Bayramı’nı içtenlikle tebrik ediyoruz.
20 Temmuz, yıllardır çektiği acı ve zorluklara cesaret ve sabırla karşı koyan Kıbrıs Türk Halkı’nın kurtuluş günüdür, Ada’daki egemenlik haklarının ve eşit statüsünün korunmasının sembolüdür.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne tam desteği her koşulda ve kesintisiz olarak devam edecektir” ifadelerine yer verildi.
Konuya ilişik CHP Uşak Milletvekili Ali Karaoba da sosyal medya aracılığıyla paylaştığı mesajında şu ifadeleri kullandı: “Ülkesinin çıkarlarını herkesten ve her şeyden üstün tutan Karaoğlan Bülent Ecevit'in "Barış" için ABD ve NATO'yu bile karşısına aldığı gündür 20 Temmuz 1974. Bir gece ansızın gelenlerin, Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Cumhuriyet tarihinin en büyük askeri destanı CHP iktidarında gerçekleşmiştir. 1974'ten bu yana Kıbrıs Türkleri özgürdür, güvendedir ve adada barış hakimdir. 50. Yılında, Kıbrıs Barış Harekatı'nda şehit ve gazi olan kahramanlarımızı saygı ve minnetle anıyorum.”
KIBRIS BARIŞ HAREKATI
20 Temmuz 1974 sabahı, Türk uçaklarının bombardımanından sonra, saat 06.15 den itibaren, hava indirme ve uçar birlik harekatı ile Hava İndirme ve Komando Tugayları Gönyeli ve Kırnı bölgelerine indirilmeye başlanmış, Mersin’den Ertuğrul gemisi ve 33 çıkarma gemisi ile donanmanın koruması altında hareket eden Çakmak Özel Kuvveti de komanda birliklerimizle eş zamanlı olarak Girne’nin batısında dar ve sığ bir plaj olan Pladini (Yavuz) plajına, uçaklarımızın ve deniz topçusunun desteğinde çıkmaya başlamıştı.
Türk birlikleri 21 Temmuz’dan itibaren, Rum kuvvetlerine karşı tamamen üstünlük sağlayarak ileri harekatına devam ettiler. 22 Temmuz’da çıkarma yapan birliklerimiz ile birleşme sağlandı. Harekat doğu ve batı yönünde gelişerek Rum hedefleri tek tek ele geçirildi. Girne-Lefkoşa yolu tamamen Türk birliklerinin kontrolüne girdi. Türkiye, BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı ateşkes kararını 22 Temmuz 1974 saat 17.00’de kabul edip, uygulamaya koyduğunu ilan etmiştir. 23 Temmuz’da 29 araçlık bir Rum topçu konvoyu Hava İndirme Taburu tarafından pusuya düşürülerek imha edildi.
Bu gelişmeler üzerine Yunanistan’da cunta, Kıbrıs’ta da Sampson istifa ettiler. BM Güvenlik Konseyi’nin 20 Temmuz 1974 günü aldığı 353 sayılı karara uyarak, üç garantör devlet olan Türkiye, Yunanistan ve İngiltere; Kıbrıs’ta barışı ve anayasal düzeni yeniden kurmak amacıyla 25 Temmuz’da Cenevre’de görüşmelere başladılar. 30 Temmuz’a kadar devam eden bu görüşmelerde; tarafların 8 Ağustos’ta, Cenevre’de tekrar toplanmaları kararı alındı. Bu görüşmeler sonucu yayınlanan “Cenevre Deklarasyon”u ile taraflar; Kıbrıs’ta ayrı iki otonom yönetiminin mevcut olduğunu kabul etmişler, Otonom Türk ve Rum toplumlarının federal bir devlet çatısı altında bir ortak yönetim kurmalarını beyan etmişlerdir.
Ateşkes ilanından sonra, mevcudu 40.000’ni bulan Türk birlikleri oldukça dar bir alana sıkışmış durumdaydılar. Birliklerin uzun süre bu dar bölgede bekletilmeleri emniyetleri açısından uygun değildi. Ateşkes ile birlikte Türk birliklerinin ilerleyişlerini durdurmaları üzerine adanın her yanındaki binlerce Türk, Rumlar tarafından kuşatılmış, Rumlar Türk köylerindeki savunmasız çoğu çocuk, kadın ve yaşlı olmak üzere yüzlerce Türk’ü topluca ve vahşice öldürmüştü.
14 AĞUSTOS 1974- İKİNCİ BARIŞ HAREKATI
İkinci Cenevre Konferansı’nda Yunan ve Rum tarafı zaman kazanmak, dünya kamuoyunu Türkiye aleyhine çevirmek için uzlaşmaz bir tutum sergilemeye başladılar. Birinci Cenevre Konferansı’nda alınan kararları dahi dikkate almadılar. İkinci Cenevre Konferansı’nın başarısızlığa uğraması üzerine, Türk Silahlı Kuvvetleri İkinci Barış Harekatı’na başladı. 14 Ağustos günü Saat 06.30’dan itibaren 28 ve 39’uncu Tümenler, Magosa ve Boğaz Deniz üssünü ele geçirmek üzere doğuya doğru taarruza başladılar.
16 Ağustos’ta, doğu ve batı istikametlerinde ileri harekatına devam eden birliklerimiz Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen ateş-kes anlaşmasına kadar Magosa, Lefkoşa ve Lefke hattının kuzeyindeki bölgeyi tamamen kontrol altına almışlardır.
Sonuç olarak;
Kıbrıs Barış Harekatı ile Kıbrıslı Türklerin can güvenlikleri sağlanmış, Rumların Enosis hayali Akdeniz’in karanlık sularına gömülmüştür. Bu savaşta; 415’i Kara, 65’i Deniz, 5’i Hava ve 13’ü Jandarma olmak üzere 498 Türk askeri şehit olmuş, 1200’de yaralanmıştır. 70 Kıbrıslı Mücahit ve 270 Kıbrıs Türk’ü şehit olmuş, 1000 Kıbrıslı Türk de yaralanmıştır. BM. Barış Gücü askerleri de kayıp vermişti: 3 Avusturyalı asker ölmüş, 24 Avusturyalı, 17 Finlandiyalı, 4 İngiliz ve 3 Kanadalı asker de yaralanmıştı
Türkiye bu harekatı ile kendi güvenliğini ve Kıbrıslı Türklerin güvenliğini tehlikeye atacak girişimlere hiçbir zaman seyirci kalmayacağını dünyaya fiilen kanıtlamış oluyordu.
13 Şubat 1975 de Kıbrıs Türk Federe Devlet’i, 15 Kasım 1983 de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ilan edildi. (Kaynak : https://muharipgaziler.org.tr)
HABER MERKEZİ