Genel

Önceleri su samurları ve balıkların yer aldığı Alfaklar Deresi’nin eski halinden eser yok!

Uşak Tanıtım ve Kültür Gönüllüleri Derneği Başkanı Mehmet Keyvanoğlu, yıllar önce su samurları, yılan balıkları ve diğer balık türlerinin bulunduğu Alfaklar Deresi’nin yaşanan kuraklık nedeniyle eski günlerinden çok ama çok uzak kaldığını ifade etti.

Abone Ol

Karahallı’da incelemeler yapan UTKGD Başkanı Keyvanoğlu ve dernek üyeleri, Alfaklar Deresi’ni incelediler. Karahallı’da yapılan incelemeler sırasında Alfaklar Deresi’nin eski halini anlatan Keyvanoğlu, “Alfaklar Deresi’nde yönü çevrilmiş Banaz çayı bulunuyor. Bunun arkasında ve önünde çocuklar yüzüyorlar. Su burada nispeten biraz daha temiz akıyor. Nilüferler var görülen. Pınarlar var ve burası yıllar önce çok daha yoğun bir canlı türüne ev sahipliği yapıyordu. Bu dere 20 yıl öncesine kadar su samurları, yılan balıkları çeşitli türlerde balıkları barındırıyordu. Bunu gören ve hala sağ olan büyüklerimiz var. Fakat şu anda suyumuzda balık yok desek yeridir. Geldiğimiz nokta, doğanın tükenmekte olduğunu açık bir şekilde ortaya koyuyor” dedi.


SU KAYNAKLARIMIZ İÇİN DAHA BİLİNÇLİ OLMAMIZ ŞART
Doğal kaynakların korunması için su kaynakları adına bilinçli olunmasını isteyen UTKGD Başkanı Mehmet Keyvanoğlu, suyun insanlık için önemli bir nimet olduğunu ifade etti. Daha önce Uşak Su Kültürü isimli kitabı yazan Keyvanoğlu, Uşak ve diğer illerde yaşanan kuraklığın üzüntü verici olduğunu belirtti. Su kaynakları için sürdürülebilir bir yönetim anlayışına ihtiyaç duyulduğunu dile getiren Keyvanoğlu, “Su kaynaklarını korumak için su havzalarının ve göllerin sürdürülebilir kullanımı sağlanmalıdır. Kirliliği önlemek ve su kalitesini korumak için etkili politika ve düzenlemeler uygulanmalıdır.  Su kaynaklarının sürdürülebilirliği için su tasarrufu ve verimli kullanımı teşvik etmek önemlidir. Su verimli tarım ve sulama yöntemleri kullanılmalıdır” dedi.


Su kaynakları için yerel ve toplumsal bazda çalışmaların önemine değinen Keyvanoğlu, şöyle söyledi: “Nehirlerin aktığı ve su kaynaklarının bol olduğu coğrafyalarda ekonomik ve sosyal gelişimin daha ileride olduğunu görüyoruz. Su kaynaklarının tüketildiği toplumlarda ise açlık, yoksulluk ve kaynaklara erişimdeki sorunlardan dolayı, sosyal sancılar da yaşanıyor. Bu nedenle ilimiz, ülkemiz ve insanlık adına bir damla suyu dahi ziyan etmememiz lazım. Su kaynaklarının sürdürülebilir yönetiminde yerel toplulukların ve paydaşların katılımı önemlidir. Onların ihtiyaçları ve görüşleri dikkate alınmalıdır. Su kaynaklarının adil ve sürdürülebilir bir şekilde paylaşılması için su anlaşmaları ve işbirliği mekanizmaları oluşturulmalıdır. Ormanların ve su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi, doğal kaynakları korumanın ve gelecek nesillere aktarmanın temel taşlarından biridir. Bu yönetim yaklaşımları, çevre, ekonomi ve toplum için uzun vadeli faydalar sağlayarak sürdürülebilir bir gelecek inşa etmemize yardımcı olur”.
BERKAY ÖZYAYLA