Herhangi bir kalp hastalığı veya solunum sistemi hastalığının uykusuzluğa neden olabileceğini vurgu yapan Prof. Dr. Kaynak; “Birçok psikiyatrik hastalığın seyri sırasında görülen uykusuzluk bu hastalıkların belirtisi olarak karşımıza çıkabiliyor. Bazen de herhangi bir nedenle aldığımız ilaçlar ve alkol de uykusuzluk yapabiliyor. Ancak uyku bozuklukları pratiğinde en sık karşılaştığımız uykusuzluk, psikofizyolojik uykusuzluk dediğimiz hastalığın belirtisi olarak ortaya çıkıyor. “Hasta uyuyamayacağım, sabah dinlenmiş uyanmayacağım, ertesi gün kendimi kötü hissedeceğim” endişesi ile uyuyamaz. Bu hastalar gündüzden itibaren geceyi düşünmeye başlar ve çeşitli önlemler alarak uykuya hazırlanırlar. Uyku spontane bir süreç olduğundan, doğal sonuç olarak gece de uyuyamazlar.” Dedi.
“UYKU VE DEPRESYON İLAÇLARI ÇÖZÜM DEĞİL!”
Uykusuzluğu bazen de bir hastalıkmış gibi düşünmenin önemli bir problem olduğunu anlatan Prof. Dr. Kaynak insanların bu hastalığa kendilerini inandırdıklarını uyku ilaçları kullanarak bunun üstesinden gelmeye çalıştıklarını anlattı. Genel tıp uygulamalarında uykusuzluk için uyku verici ilaçlar, deprasyon ilaçları veya antiseptik diye tabir edilen ilaçların kullanıldığı bilgisini veren Prof. Dr. Kaynak; “ Bu yanlış uygulama sonucu hastalar bir süre rahatlasa da bu süre uzun sürmez. Kısa sürede hastada ilaca tolerans ve bağımlılık gelişmesinin yanı sıra hastalar ertesi güne yansıyan etkileri dolayısı ile sabah uykulu ve yorgun uyanırlar. Uykuya dalma süresi bir süre için kısalmış olsa da uykunun kalitesi bu ilaçlarla bozulmuştur. Bu ilaçların bazıları da huzursuz bacak sendromu gibi, uykusuzluk sebebi olabilecek hastalıkları artırırlar” şeklinde konuştu.
Uykusuzluğün düşünüldüğü gibi tedavi edilmesi zor bir sorun olmadığına dikkat çeken Prof.Dr. Kaynak; “Yapılması gereken bu durumu bir belirti olarak kabul edip, altında yatan hastalık veya çoğunlukla olduğu gibi hastalıkları saptamak ve onları tedavi etmek olmalıdır” ifadelerini kullandı.
HABER MERKEZİ