Türk Nefroloji Derneği, 14 Mart Dünya Böbrek Günü kapsamında, kronik böbrek hastalığının önemini anlatmak amacıyla "Böbrek Candır" temalı bir toplantı düzenledi.
Derneğin yönetim kurulu üyelerinin katıldığı Taksim'deki toplantıda, kronik böbrek hastalığına dair toplumda farkındalık sağlama, hastalığa yol açan risk faktörlerini bulma ve erken tanının önemi değerlendirildi.
Burada bir konuşma yapan Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Alaattin Yıldız, Türkiye'de böbrek nakli hakkında bilgiler verdi.
"Nakil sonrası ilk bir ay çok önemli"
Böbrek nakli başarısının, ameliyat öncesi dönemde alıcının ve vericinin ayrıntılı olarak değerlendirilmesiyle başladığına dikkati çeken Yıldız, "Nakil sonrası erken dönem, özellikle ilk bir ay çok önemlidir. Bu dönemin hastanın yakın takibiyle sorunsuz geçirilmesi, böbreğin uzun dönem ömrünü belirler. Daha sonraki dönemde de nakil hastasının daha uzun aralıklarla nefrolojik takibi, gelişebilecek komplikasyonların önlenebilmesi ve erkenden tedavi edilmesi açısından önemlidir." dedi.
Böbrek naklinin ileri evre böbrek yetersizliğinin en seçkin tedavisi olduğunu belirten Yıldız, "Ülkemizde yılda yaklaşık 3 bin 500'ün üzerinde böbrek nakli gerçekleştiriliyor. Böbrek nakli ülkemizde yüksek uluslararası standartta çok başarılı olduğundan, nakillerin yaklaşık yüzde 10'u yurt dışından gelen hastalara sağlık turizmi kapsamında yapılıyor." diye konuştu.
Hastalığa erken tanı konulamaması nedeni
Derneğin başkan yardımcısı Prof. Dr. Nurhan Seyahi, Türkiye'de kronik böbrek hastalığına değindiği konuşmasında, dernekçe yürütülen "credit" çalışmasına göre hastalığın erişkin nüfustaki sıklığının yüzde 10'un üzerinde olduğu ve bu kadar sık rastlanmasına rağmen erken evrelerde sessizce seyretmesi nedeniyle hastalığa tanı konulamadığını söyledi.
Seyahi, bu durumun erken tanı için en azıdan risk altındaki bireylerde tarama testlerinin yapılmasını gerekli kıldığını da sözlerine ekledi.
Türk Nefroloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Elif Arı Bakır, özellikle kadınlarda böbrek sağlığının öneminden bahsetti.
Kronik böbrek hastalığının doğurma çağındaki kadınların yüzde 6'sında görüldüğüne işaret eden Bakır, "Hafif-orta kronik böbrek hastalığı olan kadında gebelik, böbrek fonksiyonlarını olumsuz etkileyebileceği gibi, gebelik sonrası böbrek fonksiyonları eski haline gelebilir. Ama yapılan çalışmalar göstermektedir ki ileri böbrek yetmezliği olan kadında gebelik süresince böbrek hastalığı da ilerlemekte ve diyaliz aşamasına getirebilmektedir." değerlendirmesini yaptı.
"68 binin üzerinde hasta diyaliz tedavisi görüyor"
Dernek saymanı Prof. Dr. Ali Rıza Odabaş da ülkede diyaliz tedavileri hakkında istatistiki bilgileri açıkladı.
Türkiye'de bu yıl itibarıyla yaklaşık olarak 68 binin üzerinde hastanın son dönem böbrek yetersizliği nedeniyle diyaliz tedavisi gördüğünü vurgulayan Odabaş, "Bu hastalardan 64 bin 300 tanesi hemodiyaliz, 3 bin 250 tanesi periton diyalizi, 1300 tanesi ise ev hemodiyalizi ile tedavi ediliyor. Şu anda ülkemiz ev hemodiyalizi hasta sayısı açısından Avrupa'da 2'inci, dünyada ise 3'üncü sırada bulunmaktadır. Ülkemizde sayıları 68 bini geçen hemodiyaliz hastalarının birçoğunda şeker hastalığı, hipertansiyon, kalp ve damar hastalıkları gibi eşlik eden hastalıklar mevcut." ifadelerini kullandı.
Yönetim kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Arıcı, dünyadaki kronik böbrek hastalığı konusunda bilgiler paylaştığı konuşmasında, dünya genelinde yaklaşık 850 milyon kronik böbrek hastası olduğunu, bu sayının, dünya genelindeki diyabet hasta sayısının 2 katı, kanser hasta sayısının ise 8 katı olduğunu dile getirdi. Arıcı, şöyle devam etti:
"Bir başka deyişle dünyada her 10 kişiden 1'inde böbrek hastalığı mevcut. Bu özelliğiyle kronik böbrek hastalığı, kronik hastalıklar arasında ne yazık ki en ön sırada yer almaktadır. Kronik böbrek hastalığı, kalp damar hastalığı ve ölüm riskinin oldukça yüksek olduğu bir durum. Diğer birçok hastalıkla karşılaştırıldığında 2000 yılından 2019 yılına, küresel olarak en hızlı büyüyen 3'üncü ölüm nedeni, böbrek hastalığıdır. 2040 yılına gelindiğinde kronik böbrek hastalığının dünya çapında yaşam kaybı nedenleri arasında 5'inci sıraya yükseleceği tahmin ediliyor. Ancak nefrologların liderliği ile gerçekleştirilecek toplumsal bir mücadele sonucunda kronik böbrek hastalığı riskinin azaltılması mümkün olabilecektir."
"Depremde ezilme sendromlu hastaların yüzde 68'inde akut böbrek yetmezliği gelişti"
Dernek yönetim kurulu üyelerinden Prof. Dr. Özkan Güngör, doğal afetlerde nefrolojiyi anlattı.
Kahramanmaraş merkezli depremin etkisini gösterdiği 11 ilde bazı diyaliz merkezlerinin yıkıldığını veya elektrik ve su kesintisi nedeniyle çalışmaz halde olduğunu hatırlatan Güngör, "Deprem böbreklere de zarar verebiliyor. Depremde kas ezilmesi nedeniyle hayatı tehdit eden 'ezilme sendromu' ortaya çıkabilmektedir. Ezilme sendromlu hastalarda, ani ölümlere de neden olan ciddi hızlı gelişen böbrek yetersizliği ve potasyum yüksekliği gibi durumlar gelişebiliyor. Bu hastalara hızla diyaliz uygulamaları hayat kurtarıcıdır. Türk Nefroloji Derneği verilerine göre bu depremde kayıtlı 1024 ezilme sendromlu hastanın olduğu, hastaların yüzde 68’inde akut böbrek yetmezliği geliştiği, 635 hastaya 3 bin 16 seans hemodiyaliz işlemi yapıldığı anlaşılıyor." dedi.
Böbrek sağlığı ve sosyal medyanın önemini dile getiren dernek üyesi Prof. Dr. Sena Ulu da Sosyal medyanın, bilgilendirme kampanyalarını hızlı ve etkili bir şekilde yayma gücüne sahip olduğunu kaydederek, derneğin geçtiğimiz yıl başarılı projeler gerçekleştirdiği ve bu projelerinin ödüllerle taçlandırıldığını belirtti.
3000 katılımcılı projede çarpıcı böbrek hastalığı sonuçları
Türkiye'de bir ilk olan AstraZeneca Türkiye'nin destekleriyle hayata geçirdikleri "Sağlıklı Böbrek Sağlıklı Hayat" projesinden örnek veren Ulu, proje kapsamında 4 farklı lokasyonda 3000 katılımcıya hızlı idrar testi, kilo ve tansiyon ölçümü uygulandığını, çarpıcı sonuçlar elde edildiğini, katılımcıların yüzde 51'inde kronik böbrek hastalığı riski, yüzde 18'inde ise orta-yüksek risk tespit edildiğini aktardı.
Projenin ikinci ayağında AstraZeneca Türkiye ve Danone'un katkılarıyla yenilikçi bir farkındalık projesine imza attıklarını da vurgulayan Ulu, şu ifadeleri kullandı:
"Projemiz kapsamında, Hayat Su ile iş birliği yaparak su şişelerine ve evlere sipariş damacanalara giydirme ile bir QR kod ekledik. Bu QR kod taratıldığında erişilebilen 'Böbrekleriniz Sağlıklı mı?' testi ile kronik böbrek hastalığı açısından riskli hastalarımızı hekimlerimize yönlendirmeyi amaçladık ve 100 bin kişiye ulaştık. Aynı zamanda bu projemizin İstanbul Marketing Summit tarafından Marka İş Birlikleri kategorisinde 1'incilik ödülüne layık görüldüğünü sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz."
"Yurt dışında 100 bin dolarlık hizmet Türkiye'de ücretsiz yapılabiliyor"
Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Alaattin Yıldız, panelin ardından AA muhabirine de böbrek hastalıklarını ve yaygınlığını anlattı.
Her 6-7 kişiden birinde bir takım böbrek problemini düşündüren bulguların olduğunun altını çizen Yıldız, yurt dışında 50 bin veya 100 bin dolara verilen bir hizmetin Türkiye'de ücretsiz olarak canlıdan veya kadavradan yapılabildiğini söyledi.
Böbrek sağlığına dikkat etmek gerektiği ve böbrek hastalığının erken fark edilmesinin çok önemli olduğunu aktaran Yıldız, "Ne kadar erken fark edilirse hastalığı geciktirmek, yavaşlatmak mümkün. Özellikle günümüzde bununla ilgili yeni ilaçlar var. İyi kan basıncı kontrolü yapıldığı zaman böbrek hastalığının diyalize gidişi yavaşlatılır. Tamamen durdurmak mümkün olmayabiliyor ama ciddi olarak geciktirmek mümkün olabiliyor." şeklinde konuştu.