Kırsal kalkınma, kooperatif, köylerimiz, tarım, şehircilik konuların da yazıp çiziyor sizlerle paylaşıyorum ama çoğu kent insanı günlük koşuşturma, yaşam kargaşası, siyasal çekişmeler içinde kırsalın, köylünün, çiftçinin sorunlarının farkında değil. Hatta yaşadığı kentin sorunlarından, sorunun kaynağından habersiz.
Arjantin, Brezilya mercimegi, Afrika tahılı, Sırp eti, Çin cekirdegi, sarımsağı, İsrail hurmasi, yediğini bile bilmiyor çoğu kentli. Kurban bile dışarıdan geliyor farkında değil.
Yemler ithal, tohum ithal, zirai ilaçlar ithal. Kimse tohum yasasını bilmiyor veya ilgilenmiyor. Ata tohumunu, yerel tohumu, fidanı merak etmiyor.
Sütü olmayan peynir, bitkisel üretim tereyağı, arısız bal yedigini farketmiyor gıdayi tanımıyor bile...
Topraksiz tarımdan gelen domatesi, marulu yedigini kimse bilmiyor. Yemek yemeği karın doyurma sanıyoruz.
Oysa gıda topraktan tohuma, bakımdan hasata, tedarik zincirinden pazara bir süreç.
Insan ne yerse odur aslında. Ne yediğini bilmeyen tarımdan, köyünden, köklerinden kopmuş bir kitle ile karşı karşıyayız.
Kırsal kalkınma yoksa sağlıklı kentleşme de bir hayal. Kalabalıktan şikayet ediyor kent insanı ama köyüne, kırsalına sahip çıkması gerektiğini düşünmüyor. Kırsala sahip çıkılmazsa kitlesel göçle köyler şehre akıyor. Köylerin şimdiden çoğu terkedilmiş havasında.
Bu bir sarmal. Köyler boşaladıkça kent kalabalıklaşıyor, tarımsal üretim düşüyor, gıda açığı başlıyor ve sorunlar çözülemez hale geliyor, sonuçta mutsuz insanlar mutsuz bir toplum.
Kırsalda köylü toprağını işlediginde , hayvancılık ile yeterli geliri elde etse neden köyden şehre gelsin? Tarımı, kırsalı ihmal ettiğimizde ortaya çıkan sonuç büyük bir işsizlik problemi, aşırı kalabalık kentler, yetersiz kalan okul, hastaneler, konut problemi gibi çözüm bekleyen çok sayıda kente özgü sorunlar.... Sadece toplu konutlar ve TOKI ile kentlerin sorununu çözemeyiz. Kökene inmemiz gerek artık.
Sgk prim desteği, girdi maliyetlerinin azaltılması, hibeler gibi çözümler gerek. Bunlar merkezi hükümet kararları ile mümkün.
Yerel yöneticilere tavsiyem kırsal bölgeye sahip çıkmalarıdır. Kooperatif marketler, köy pazarları, yöresel ürün fuarları, tanzim satış, iyi tarım uygulamaları, sözleşmeli tarım, yeni kooperatifler gibi uygulamalar ile köyden kentte göçü durdurabiliriz.
Kent insanından ricam ne yediğini düşünmesi, yediği gıdanın kökenini, toprağını, tohumunu bilmesidir. Bireysel olarak köyü, köylüyü, tarımsal kooperatif ürünlerini desteklerseniz ülkemize büyük bir hizmet yapmış olursunuz.
Unutmayalim ne yersek oyuz.
Doç. Dr. Devrim Alkaya
Insaat Yük. Müh. & Kamu Yöneticisi & Tarımcı