Elbette iyilik yapmak ne güzeldir; insanlara faydalı olmak, hayatını kolaylaştırmak yapılan bu iyilik sağlık alanında yapılırsa daha da makbul olmaz mı? Peki bunun bir sınırı var mı? İnsan iyilik yapmakta bir yerde durmalı mı yoksa devamlı mı olmalı?
İnsan hakları ve demokrasi dersi veren bir eğitimci ve temel insan haklarının önemine inanan bir yurttaş olarak izin verirseniz sağlık kuruluşlarımızdaki hasta hakları konusunu irdelemeye çalışayım. İnsan hakları, çocuk hakları, yaşlı hakları ya da Anayasamızda temel hak ve özgürlükler kapsamında yer alan birçok haklarımızın olduğunu bir çoğunuz biliyordur. Söz konusu bu hakların korunması ve hak kaybına uğrayanlara yardımcı olmak amacıyla birçok kurullarda kurulduğuna tanık da olmuşsunuzdur. Yine zaman zaman sizler de duymuşsunuzdur. Özellikle sağlık kuruluşları, hasta hakları konusunda açıklama yaparlar, birimler oluşturlar, hastanelerde dev afişler ya da panolar asarlar. Bazen de yapılan açıklamalarda artık “Hasta Haklarını Bilmeyen kalmayacak” diye açıklama yapılır. Elbette ki bu açıklamalara tanık olunca hasta olup hastanelerde derdine derman arayan insanlar adına seviniyorum doğrusu. Ancak bu sevincimi kentlerimizde hizmet veren Sağlık Bakanlığına bağlı, Sağlık Ocakları, Hastanelerde çalışan sağlık personelleri hakkında söylemek pek de mümkün olmasa gerek. Bu konuda yine de çalışan bazı doktorlarımız, hastane personellerimizi ayırt eder isek çoğunluğu için söylemek elbette mümkün değildir. Görevini layıkıyla yapan sağlık personeline taktir etmekten başka hiçbir diyeceğimiz olamaz. Gerçekten içtenlikle ifade etmek istiyorum: Hasta Haklarını, hastalara anlatsanız ne çıkar ki? Hasta haklarını, önce o hastalara hizmet verecek olan hastanenin doktorları, sağlık ve idari personelleri öğrenmelidirler.
Bir yurttaş olarak zaman zaman bu konuda kafa yorduğumda şu öneri aklıma geliyor: Şöyle bir zahmet; İL SAĞLIK MÜDÜRÜ, HASTANE BAŞHEKİMLERİ ve İDARECİ EKİBİ tebdili kıyafet ile uygun zamanlarda muayene olmak için sıraya girip hastanelerinin durumlarını bir vatandaş olarak izleseler. Hasta ve hasta yakını sıfatıyla, bir zahmet, Sağlık ocaklarına ve Hastanelere başvuruda bulunsalar. Acil Servislerinde, yürüyemeyecek pozisyonda bir hasta kılığında gelseler de, personellerinin durumlarını görseler. Acilin kapısına dayanıpta, bir tekerlekli sandalye isteseler çalışan personellerinden. Görsünler o zaman bakalım ne cevap alacaklarını. İl Sağlık Müdürlerimizin umarım bundan böyle tebdili kıyafetle habersiz olağanüstü denetimlerle sağlık kuruluşlarımızın etkin ve verimli çalışmasını sağlayabilmek için gereğini yapması da gerekmez mi? Elbete ki Valilerimiz, Sağlık teşkilatından sorumlu Vali Yardımcılarımız da zaman zaman sağlık kuruluşlarımıza HABER VEREREK değil habersiz BASKIN DENETİMLERİ mutlaka yapmalıdırlar. Çünkü bilinmelidir ki Mülki amir bir ilde tüm Bakanlıkların olduğu gibi Sağlık Bakanlığının da temsilcisidir.
Sağlık kuruluşlarımızı de HASTA HAKLARI birimi kurarak, Hasta hakları LEVHALARI takarak, hasta hakları verilmiş olmuyor. O halde ne yapmak gerekiyor? Hasta haklarını; her şeyden evvel, o hastalara hizmet verecek DOKTORLAR, HEMŞİRELER, SAĞLIK GÖREVLİLERİ, HASTANE GÜVENLİK VE TEMİZLİK GÖREVLİLERİ öğrenmelidir. Hasta, o haliyle hakkını bilse ne olur bilmese ne olur? Bizler bu ülkede yaşayan bir yurttaş olarak, sağlık sorunları olan bir hasta olarak hakkımızı kağıt üzerinde biliyor bilmesine ama hastaneye varınca sımsıcak bir karşılama olacağını da biliyor muyuz? Yürüyemeyecek durumda isek tekerlekli sandalye yada yataklı sedye ile taşınacağımızı, ücretsiz muayene olabileceğimizi de hayal edebiliyor muyuz?
Bu ülkenin yurttaşı olarak bıçak parası istenmeyeceğini,
’’muayenehaneme gel’’ denilmeyeceğini, hiç torpilimiz, dayımız emmimiz olmadığında da en güzel şekilde HİZMET ALACAĞIMIZI, hiç tanıdığımız yok ise de, en güzel muayene OLACAĞIMIZI, sağlık adına ne gerekiyor ise, hiç para beklenmeden verilmesi GEREKTİĞİNİ, o hastanede tedavimiz olmayacak ise en yakın bir hastaneye ambulans ile gönderileceğimizi bilmemiz de gerekmiyor mu? Acaba yurttaş olarak bunlar ve diğer haklarımızı biliyoruz da, bu haklarımızı uygulayacak doktor, sağlık personeli bulamıyoruz ve böyle bir hastanenin nerede olduğunu bilebiliyor muyuz? Gerçekten merak ediyorum doğrusu. Birileri, kendilerini siyasi partilerin ağalarına sırtını dayadığını, her ortamda özellikle sağlık ekibinin içinde seslendirdiğini zaman zaman duyuyoruz. Sizler de duyuyorsunuzdur. Bana kimse bir şey edemez, benim arkamda kimler var? Beni üst ağabeylerim destekliyor, onların sayesinde bu makamlardayım. Personeline ve bazen de hasta ve yakınlarına, elinizden geleni arkanıza koymayın edasıyla hava atanları da biliyoruz. Ondan sonra da Hasta Hakları birimlerinden söz ediyoruz.
Önce Hasta Haklarını; hastanelerimizde çalışan doktor, ebe, hemşire, sağlık memurları, sağlık çalışanları, idari personel, güvenlik ve temizlik personellerine adam gibi öğretmek gerekiyor. Hastalara hizmet verecek insanlar, hastalarını birer insan olarak gördüklerinde konu kökten çözülecektir diye düşünüyorum. Sağlık personelleri, bir gün kendilerinin de o haklara muhtaç olacaklarını beyinlerine yerleştirmelidirler ki o zaman hastalara gereken hizmeti verebilirler. Değil ise bir levha ve hasta hakları odası ile işler hallolacak ise, her yere bir levha asalım “HASTA HAKLARI BİRİMİ” Biz, o birimin Sağlık Kuruluşlarında çalışan bütün insanların beyinlerinde o hakları anlayacak ve uygulayacak beyinler oluşturmalıyız. Bir an önce hangi kurum ve kuruluş olursa olsun görevlilerin kafalarını, beyinlerini, düşüncelerini değiştirmeliyiz ki bu ülkede bu kentte yurttaşlarımız haklarına kavuşabilsin! Hemen belirtmek istiyorum ki hastalarımızın haklarına riayet eden Sağlık kuruluşlarında kendisini hastanın yerine koyarak fedakarca görev yapan idareci, hekim, ebe, hemşire, hasta bakıcılarımıza hastalarımız adına kamuoyu adına teşekkür ediyorum. Dünyada ve ülkemizde yaşanan olaylara görüp duydukça, hayatın gün geçtikçe anlamını değiştirdiği, insanların ciddi bir bozulma yaşadığına şahit oluyoruz. Yani bir çeşit kirlilik yaşanıyor. Her şeye rağmen hayatı yine de yaşanılır kılan; değerleriyle, ilkeleriyle yaşayan, hayata kendilerini bozdurmamış insanlardır. Elbette bu kadim topraklarda kin ve nefret yeşermez/yeşermemelidir. Her şeye rağmen sevgi yeşerecektir. Kardeşçe, barış içinde kirlenmiş ve de kirlenmeye devam eden Dünya'da, hoşgörülü, tertemiz kalabilen değerli dostlara, insanlara selâm olsun. Sağlıklı günler dileğiyle hoşça kalın dostça kalın!!