Değerli Okurlar! Her zaman bir umut vardır. Umudun bittiği yerde hayat da biter. Umut varsa çaresi de yok mudur? Her kışın bir baharı; her gülün bir dikeni bir de gülü yok mudur? Demokrasi tarihimizin kader seçimi diye nitelendirdiğim ve 335 milletvekilinin ilk kez Meclis’e girdiği bir seçim de böyle geçti.
Şimdi sıra Cumhurbaşkanlığı için yapılacak ikinci tur oylamada. O halde 28 Mayıs’ta haydi sandık başına diyoruz. 28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimin kaderini başta sandığa giden seçmenler olmak üzere gençlerimiz ve kadınlarımız belirleyecektir.
Bu güzide halkımız 14 Mayıs Pazar günü sandığa gitti ve önümüzdeki 5 yılda nasıl yönetilmek istediğini ifade etti. Seçimin milletvekili kısmında halkın teveccühü, tüm anketlerin aksine, kendilerini 21 yıldır yöneten iktidardan yana çıktı. Seçim akşamı Cumhurbaşkanlığı sonuçlarına odaklandıklarını söyleyen muhalefet yetkilileri, parlamento sonuçlarına ilgisiz gibiydi. Bir gün sonra pek çok yerden “hiçbir şey olmasa bile bir şey oldu” sesleri gelmeye başladı. Neticede muhalefet Cumhurbaşkanlığı seçiminde 2 bin 269, milletvekili seçiminde 4 bin 825 sandığın, diğer partilerde pek çok sandığın sonuçlarına itiraz etti. AKP ise daha geceden itibaren sonucu belirsiz sandıklara bile itirazlara başlamıştı. Burada asıl önemli olan şudur: Acaba bu kadar çok sandıkta insan hatası denecek yanlışlar yapılması doğal mıdır? Bakalım ne değişecek, elbette bekleyip göreceğiz. Acaba “atı alan Üsküdar’ı geçti mi?” Bu arada olan da Kızılay Başkanına olmadı mı? Birinci tur seçim neticelerine göre AKP 266, MHP 50, YRP 5, CHP169, İYİP 44, YSP 62, TİP 4 Milletvekili ile TBMM’de temsil edilecek. İttifaklar olarak bakılırsa Cumhur İttifakı 321 milletvekili, Millet İttifakı 213 milletvekili ve Emek ve Özgürlük İttifakı 66 milletvekili çıkardı. Halk bir kez daha Meclis çoğunluğunu Cumhur İttifakı’na verdi. Demek halkımız mutlu. Sonuçlar böyle kalırsa, meclisteki beyhude tartışmalar özlenmeyecek mi? Burada olan sayın Destici’ye oldu. Halk, Cumhurbaşkanını ise ikinci turda belirlemeye karar verdi. Tanıdığımız Sayın Erdoğan yüzde 49,5 oyu kolayca kabul etmez, baştan aşağı yeniden sayım isterdi ama öyle olmadı. Sayın Kılıçdaroğlu’nun oyu ise gece CHP yetkilileri tarafından yüzde 48 civarı açıklanmışken sabah nasıl oldu da, yüzde 46’ya düştüğünü anlayamadık. Seçim akşamından sabaha ne değişti, bilenler var mıdır? Seçim 2. tura kaldı. Adaylar vaatlerine devam ediyorlar. Her ne kadar 14 Mayıs kararı ile değişim istemediğini söyleyen halkın 28 Mayıs’ta yapacağı tercih önemini kaybetmiş gibi görünse de hiç de öyle olmadığını düşünenlerdenim. Henüz kesin sonuçlar netleşmedi. Yine de bu parlamento grafiği ile uyum sağlayamayan, istediği yasayı çıkaramayan, hangi kurumun ne kadar bütçe kullanacağına karar veremeyen bir iradenin köklü değişimler yapamayacağı görüşlerine katılmayanlardanım. Şayet halkımız ben 21 senedir mutluyum diyorsa buna kimsenin diyeceği olabilir mi?
Kim ne derse desin ne düşünürse düşünsün 14 Mayıs’ta yapılan seçimin tek kazananı, oy oranı yüzde 1 ile 5 arasında olan küçük partilerdir. Bir de hiç beklenmeyen oyu alan Sayın Sinan Ogan’ın, akademik kariyeri ve başta Rusça olmak üzere bildiği diller ile alacağı rol de netleşmiş değil. Elbette hatalı strateji ve öngörüsünün bir gereği olarak da olan sayın İnce’ye oldu. Burada asıl önemli olanın ise halkın verdiği oyların seçim sonucuna aynen yansıdığına inanması, buna ikna olması, sonuçlara güvenle bakması değil midir? İnşallah Türkiye Cumhuriyeti bunu sağlar çünkü seçim sonuçlarına itiraz ve çok fazla şüphe var. Bakınız!Yurttaşlar olarak eski Meclis Başkanlarımızdan Sayın Hüsamettin Cindoruk tarafından söylenen şu sözleri hatırlamakta yarar var. Cindoruk şöyle diyor: “Bir zamanlar biz İnönü’nün asker kaçağı olduğunu söylerdik ve inanırlardı. Düşünün adam hem Paşa hem Garp Cephesi komutanı hem de asker kaçağı. İşte, Türklüğün düşmanı bu cehalettir.’’ Dünyanın gelmiş geçmiş en zeki insanlarından biri kabul edilen Einstein’a sormuşlar ve şu cevapları almışlar; “Delilik nedir? Delilik aynı şeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuç beklemektir. Sizce dünya nasıl yönetiliyor? Dünyayı ahmaklık, korku ve aç gözlülük yönetir. Dünyada yaşam nasıldır? Üst sınıf yaşar, orta sınıf şikâyet eder, alt sınıf ise şükreder.” “Ya inanç durumu? Üst sınıf paraya, orta sınıf lidere, alt sınıf da tanrıya tapar.” Son söz: “Ne ekersen onu biçersin”, “Kendi düşen ağlamaz”, “Herkes hak ettiğini yaşar”, “Tencere yuvarlanır kapağını bulur” Şimdi sıra Cumhurbaşkanlığı için yapılacak ikinci tur oylamada. O halde 28 Mayıs’ta haydi sandık başına. Tercihiniz ne olursa olun mutlaka sandığa gidiniz ve geçerli bir oy kullanınız! Daha nasıl ifade edelim? Mutlu yarınlar Türkiye’m! Yolumuz açık umutlarımız bol olsun. Tekrar olacak belki ama yine de vurgulamadan geçemeyeceğim! Her zaman bir umut vardır. Umudun bittiği yerde hayat da biter. Umut varsa çaresi de yok mudur? Her kışın bir baharı; her gülün bir dikeni bir de gülü yok mudur? Haftaya görüşmek dileğiyle.
Hoşca kalın dostça kalın!