Erzincan’ın İliç ilçesinde meydana gelen maden faciasının ardından kurulan meclis komisyonu Uşak’taki altın madeninde de incelemelerde ve gözlemlerde bulundu.
Komisyonun kurulma amacının bundan sonra Erzincan benzeri bir maden kazası yaşamamak olduğunu belirten komisyon üyeleri kendi aralarında da görüş ayrılıkları olduğunu söyledi. Bazı komisyon üyeleri altın madenlerin kazaya mahal vermeden nasıl sürdürülebilir bir şekilde işlerini yapmaya devam edebileceği yönünde çalışmalar sürdürmek isterken bir kısım komisyon üyeleri ise vahşi madencilik olarak adlandırılan altını siyanürle ayrıştırmanın tamamen yasaklanmasını istiyor.
Komisyon üyelerinin Uşak’a gelme nedenlerinden belki de en önemlisi sürdürülebilirlik. Yani komisyon üyeleri , Kışladağ Altın Madeninin İliç’te yaşanan olay benzeri herhangi bir kazaya mahal vermeden çalışıp çalışmadığın görmek için geldi. Maden sahasını gezen komisyon üyelerine İliç bizim gibi çalışsaydı böyle bir kaza olmazdı minvalinde açıklamalar yapıldı bunun üzerine bazı üyeler İliç’teki yetkililerin de kaza olmadan önce maden sahasının güvenilir olduğuna dair açıklamalar yapıyordu hatırlatmasını yaptılar.
Komisyonun maden açma, kapatma gibi bir görevi ve yetkisi bulunmuyor. Ancak komisyon madenlerde yaptığı incelemeler, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlarla yaptığı görüşmeler sonucunda bir rapor hazırlayacak. Hazırlanacak rapor Türkiye millet Meclisine sunulacak ve bundan sonra madencilikle ilgili hazırlanacak olası kanun tekliflerine yön vermesi bekleniyor. Tabi bu da kesin değil.
Erzincan’ın İliç ilçesindeki maden kazasında 9 işçinin hayatını kaybetmesinin komisyon oluşturulmasında önemli bir etken olduğunu belirtilirken komisyonun gerçekleştirdiği çalışmalar inşallah amacına ulaşır ve Türkiye’de bir daha maden kazası yaşanmaz. Ama vahşi madenciliğin Türkiye’de ciddi bir şekilde tartışılması gerekiyor.
Bütün bunlardan sonra Murat Dağı’nda açılması istenen altın madenine de bu denli karşı çıkılması bence anlaşılabilir. Çünkü kaybolan yada daha doğrusu yok edilen doğanın kendisin tamir etmesi bin yıllar alabiliyor, bir de geri dönülemeyen bir nokta var ki oradan sonra insanoğlu ne yapsa artık bozulan düzelmiyor ki bazı bilim adamlarına göre o eşiğe çok yaklaştık.. Korkarım sonumuzu kendi ellerimizle hazırlıyoruz. Altının, gümüşün, paranın… yenilmeyen, içilmeyen bir şey olduğunu hala anlayamadık galiba.