Değerli Okurlar! Katılırsınız yada katılmazsınız üzülerek ifade etmek gerekirse son yıllarda, toplumumuzda insanlar, mutsuz ve umutsuz; sabırsız, saldırgan, kavgacı, kapris ve anlayışsız, yapay ve yapmacık hal ve hareketler, hırs ve bencillik almış başını da gitmiyor mu?

 Gerçek dostluklar yerine menfaat ve çıkar ilişkileri ön plana çıkmış. Güzelleşiyoruz, zenginleşiyoruz, güçleniyoruz deniyor denmesine de… Kime sorarsanız sorun, sahip olamayacağı hiçbir şey olmadığını söylüyor. Bu anlayışla önüne gelen, her şeye sahip olmaya da çalışmıyor mu?

Bu yüzden ölüyoruz ya da öldürmüyor muyuz? İyi niyetlerimizi neden tüketiyoruz? Samimiyetimizi nedeni yitiriyoruz? Fotoğraflarımızda yer alan yapay gülümsemeler, davranışlarımız, hareketlerimiz, hatta konuşmalarımız, dostluklarımız neden yapmacık ve yalan…?

Acaba yerine göre koynumuzda beslediğimiz, yerine göre başımızda taşıdığımız, adam ettiğimiz, yetiştirdiğimiz insanlar, gerçek sandığımız her şey bir anda neden yalan oluyor? Kötülük alışkanlık haline gelip normalleştiğinden beri acılarımız bile yalan olmuş durumda. Sorulduğunda ise, biz böyle değildik diyor herkes? Acaba neden?

 Hiç düşündünüz mü? Gerçekten gülümsemeyi unutmuş, mutsuz, asık suratlar, öfkeler, kavgalar, kutuplaştırma ve ayrışma, umutsuz hallerin, fotoğraf karelerinin yerine; bugün, ters yönden ilerlesek nasıl olur?

Keşke toplum olarak, birey olarak, mutsuz hallerimize birazcık gülümseme, umutsuz hallerimize de umut ekleyebilsek; eldekileri zorlayabilsek, hatta bir başkası zorlayabilse kötü mü olur?  Bugün dünden biraz farklı olsa ne olur?? Misafir kelimelerimiz olsa, yarına umutla bakan; belki asık suratlarımız birazcık değişse de, bir parça gülümseyebilsek…?

O halde misafir kelimelerin başlığı, “ kural” olsa nasıl olur? Aslında çok şeye sahip olduğumuzu söyleyen bir kural! Sahip olduklarımızı bizlere bir adım yaklaştıran bir kural! Hadi, başlayalım… Sahi nereden başlayalım? Acaba başlasak da bir şeyler fark eder mi? Hoşca kalın dostça kalın!