Yeni Bir Yıl 20222. Tüketim alışkanlığının yeni kişilikler yarattığı; sanal dünyanın gerçeği kamufle ettiği, bilgi kirliliğinin sıradanlaştığı; sözcüklerin çakışmaktan sıkıldığı; hemen herkesin, hemen her şeyi incitip acıtabildiği bir yıl mı olur bilinmez ama bir zaman sonra, neye doğru yürüdüğünü unutuyor insan…Hangi gölgenin hangi adımlarıyla? Dilimize yapışan cümlenin hangi yapısıyla? Klavye çağı bu çağ, herkes her şeyleşiyor belki o…Sadece bir yılın değil çağın hastalıklı rolü belki…Maskenin ve gerçeğin daha ötesi. Bilginin çok ötesi…Ama her şeye rağmen bir fısıltıya kulak kabartmak var…Bir yaprağın hışırtısı, bir karıncanın telaşı…Zamanı durduramasak da, hayatın neresine sırnaştığımız çok önemli değil midir?
2021 yılı belki bizleri umduklarımızdan yoksun bırakan, karanlık yönü aydınlığından daha yoğun, daha baskın olan bir yıldı. Geçen yılı selamlarken, yüreğimizin bir köşesinde parlak umutlarımızı büyütmüştük. Öyle değil mi? Dünya bir yılı daha ardında bıraktı. Yeni bir yılın kapısından girdi. Her yeni yıl girişinde usulden gelen, insanın içini ferahlatan dilek ve temenniler yazılır. Bu usul evrensel gelenekten beslenir. Benim de bu geleneğe uyup yeni yılda dilek ve temenni temelinde umutvari yazı yazmayı tercih etmem de haklı değil miyim?
“Acaba açık yürekle yazan, çizen, konuşan; içten pazarlıklı dosttan daha iyi değil midir?” Değerli Okurlar! İzin verirseniz söze, 2022 yılında Allah bu güzelim memlekete terörden, kavga ve kargaşadan, kutuplaşmadan, ayrışmadan, şiddetten uzak; iyilik, güzellik, barış, huzur, birlik ve beraberlik versin temennisiyle başlasak daha isabetli bir yaklaşım olmaz mı? "Dün, dünle beraber gitti cancağızım; bugün yeni şeyler söylemek (yapmak) lazım. Üzülme Can! Doğruysan zarar gördüm deme. Belki iyiler mutlaka kazanır'' (Hz. Mevlana) diyerek hemen mevzuya girelim.
Yaşamımızdaki bunca olumsuzluklara rağmen, karamsarlık içinde, gelecekten umutlu olmayan birisi asla olmadık/olamayız ancak bu özelliğin, bir takım gerçeklerin, içinde yaşadığımız toplumla paylaşılmasına, engel olmadığını da düşünenlerdenim...Geçmişte olduğu gibi bu yılbaşında da, her kademedeki yöneticisinden, yaşlısından gencine, sade vatandaşına kadar çoğumuz; Yılbaşı Mesajlarında, 2022 yılı bize huzur, barış, mutluluk ve refah getirsin, ülkemizin her tarafı güneş ışığı gibi aydınlansın v.s. iyi dilek ve temennilerde bulunmadık mı?
Bütün bu dilek ve temenniler güzel olmasına güzelde... Hani meşhur bir söz vardır: “Gelen gideni aratır” diye. İşte geride bıraktığımız 2021 yılı da, 2020 yılını öyle bir aratmış olmalı ki, neredeyse bizi neden bırakıp gittin diye sitem eder hale geldik değil mi? Lütfen hatırlayalım! 2020 yılı Pandemi başta olmak üzere (Covid19) bir sürü olumsuzlukları beraberinde getirmiş, gerek ülkemiz, gerekse tüm dünya bu olumsuzluklarla mücadele eder hale gelmişti. Ama ne oldu, ne bitti, bir türlü anlayamadık. Koskoca 365 gün göz açıp kapayıncaya kadar her türlü olumsuzlukları bize yaşatmak suretiyle geçip gitti. Sadece geçip gitmekle kalmadı; üzerimizde silinmesi çok zor olan kötü izler bırakarak gitmedi mi? Bu izlerin silinmesi ise oldukça uzun bir zamana gereksinim duyulacak boyutta değil miydi? Acaba 2020 yılında birlik ve beraberliğimizin sağlanamaması nedeniyle 2021 yılının bu beklentiyi karşılayacağı umudunun farkında mıydık? 2021 yılı bir önceki yıl (2020) bitimindeki dilek ve temennilerde yer alan beklentileri karşılayabilmiş midir?
Ayrıca şunların da farkında olabildik mi? Geride bıraktığımız 2021 yılı da, 2020 yılını öyle bir aratmış olmalı ki, "Neredeyse Bizi Neden Bırakıp Gittin?" diye sitem eder hale geldik adeta... “Gelen gideni aratır” sözü misali geçtiğimiz yıl; iç ve dış siyaset açısından önemli olumsuzlukların yaşandığının, ekonominin rayından çıktığının, fakirin daha fakir, zenginin ise daha zengin olabilme olanaklarının ortaya çıktığının, orta sınıf diye bir sınıfın varlığından söz etmenin hemen hemen imkânsız hale geldiğinin farkında olabildik mi? ŞİDDET, AYRIŞMA ve CİNAYETLERİN ayyuka çıktığının, hak ve adalet duygularının zedelendiğinin farkında olabildik mi? Keza zengin ile fakir arasındaki makasın giderek açılmaya başladığının, iç siyasette ise, olumsuzlukların birbirini izlediğinin, kavga, gürültü, kırıcı söz ve davranışların havalarda uçuşmaya başladığının farkında olabildik mi? Demokrasilerin uzlaşma zemini yaratılması açısından önemli bir rejim olduğu gerçeğinin unutulduğunun, uzlaşma yerine uzlaşamamanın asıl olmaya başladığının, farkında olabildik mi?
Pekala! 2021 Yılı Beklentileri Karşılayabildi mi? Acaba 2020 yılında birlik ve beraberliğimizin sağlanamaması nedeniyle 2021 yılının bu beklentiyi karşılayacağı umut edildiğinin farkında mıydık? Gerçekten 2021 yılı bu beklentiyi karşılayabilmiş midir? Bırakın birleşmeyi, ayrışma söylemleri açıkça dile getirilmeye, devlete karşı isyan provaları yapılmaya başlandığının, kimin elinin kimin cebinde olduğunun bir türlü belli olmadığının farkında olabildik mi? Kim haklı, kim haksız?. Bunu ayırt edebilmek mümkün olabildi mi? Herkesin kendini haklı ve hak sahibi olarak göstermeye çalıştığını fark edebildik mi?
2021 yılında bu olumsuzlukları bir ölçüde sonuçlandırabilecek, ülkeyi esenliğe götürebilecek, birlik ve bütünlüğümüzü sağlayabilecek huzur ortamının oluşması ile mutsuzluğu mutluluğa dönüştürebilecek ışık ufukta görülmüş ise de; birlik ve beraberlik yerine ayrıştırma ve kamplaşma; uzlaşma yerine kavga ve şiddet nedeniyle ufukta beliren ışıkların peş peşe kaybolduğunu, yeniden karanlık bulutların ülkemizi kaplamaya başladığını fark edebildik mi? Belki zor bir sual olacak ama yine de sormak gerekmez mi? Pekala fark ettiklerimiz neydi? Yanıtlayanlara, kafa yoranlara, düşünenlere ne mutlu!
Keza geçmiş yılda kim Haklı, Kim Haksız? Bunu ayırt edebilmek mümkün olabildi mi? Bir önceki yılda herkesin kendini haklı ve hak sahibi olarak göstermeye çalıştığını fark edip edemediğimizi düşünürken, Geride bıraktığımız (2021) yılın erken genel seçimlerinin ufukta bir ışığın belirmesinin yollarını açmış iken; kısır inatlaşmaları, kısır döngü içerisinde hareketleri, dediğim dedik anlayışından uzaklaşmamayı, demokrasinin bir uzlaşma rejimi olduğunu hatıra getirmemek suretiyle ufukta beliren ışığın kısa sürede kaybolduğunu fark edebildik mi?
Güya yeni bir yıl, yeni başlangıçlar ve umutlar demek değil midir? Bir yandan bu umut ve başlangıçları hayal ederken diğer yandan, koskoca bir yılda kimin haklı, kimin haksız olduğunu fark edebildik mi? Yine de umutsuzluğa gerek yok. Yeni bir yıl, yeni bir umuttur. İnşallah bu yıl Allah mazlumun yanında olacaktır. Gecenin en karanlık anı, güneşin doğmaya başladığı andır. Yarınlar müjdelere gebedir. Hepinizin gönlündeki gibi olsun, kalbinize göre ödüllerle dolsun isterim. Asla yalnız değiliz. Yeni yılın bütün insanlığa sevgi, barış, sağlık ve mutluluk getirmesini dilerim. Hoşça kalın, dostça kalın sevgiyle kalın!